Evet Konya! Konya birçoğunuzun bildiği gibi müze-şehir kimliğiyle ön plana çıkmaktadır amaaa ben, Konya’da Gezilecek Tarihi Yerler yazısına, il sınırından girer girmez sizi girdap gibi içine çeken bu mistik şehrimizin adının, akıllara durgunluk veren hikayesiyle başlamak istiyorum .
Vakti zamanında tüccarlık yapan üç adet (deli)veli çıktıkları yolculukta çok yorulmuşlar ve konaklayacak yer aramışlar, ee sonunda da bir lokasyon bulup oturmuşlar ama biri oturmayınca diğer iki (deli)veli bu arkadaşa kon ya! demişler ve şehrin ismi Konya olmuş. Şaka şaka bu efsanelerden biri sadece. Eski kaynaklarda geçen isimlerinden biri ise “İkonium”dur. Kente zarar veren korkunç bir canavarı öldüren kişiye teşekkür mahiyetinde bir anıt dikilir ve ona İkonium adı verilir.
Yani insanın mistisizme düşesini getiren bu şehir eski çağlardan günümüze dek birçok isim almış, Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerinden itibaren ise Konya olarak anılmaya başlamıştır. Sanıyorum ki bu garip efsanelerden sonra artık Konya turumuza başlayabiliriz.
Küçük bir ön bilgi olarak; Konya’ya ulaşımı tren, otobüs, uçak, özel araç ve Tanrı aşkı ile sağlayabilirsiniz. İyi yolculuklar! 🙂
İlk durağımız tabii ki “İkonyum” yani “Çatalhöyük”.
ÇATALHÖYÜK ANTİK KENTİ
Çatalhöyük Antik Kenti Konya’nın Çumra ilçesinde yer alan, Neolitik Döneme ait bilinen en eski yerleşim yerlerinden biridir. “İlk ev mimarisi” ve “ana tanrıça” gibi önemli sanatsal bulgulara ev sahipliği yapar. Antik kent 1958 tarihinde, içinde James Mellart’ın da bulunduğu İngiliz kazı ekibi tarafından keşfedilmiş, kazılar uzun yıllar devam etmiştir.
Höyük ev mimarisi açısından oldukça dikkat çekicidir. Dönemin evleri, aile yaşantısı ve döneme dair gündelik şeyler hakkında önemli bilgiler içermektedir. Buradan çıkarılan buluntuları (heykeller, çanak çömlekler, boğa başları..) Konya Arkeoloji Müzesi’nde görebilirsiniz.
Çatalhöyük’te geçmişe ışık tutan en önemli bulgulardan biri ise ana tanrıça figürleridir. Yani 9 bin yıl önce dini inançların kudretli bir tanrıça etrafında toplanması, dönemin toplumunda anaerkil bir sistemin işlediğine kanıt olabilecek nitelikte. Ya da eşitliğin mümkün olduğunu gösteriyor olabilir. Ayrıca Çatalhöyük Antik Kenti 2012 yılında Unesco Dünya Miras Listesine alınmıştır. Bence görmeye değer.
Kültür Turizm Bakanlığı’nın Çatalhöyük sayfasını da aşağıya bırakıyorum;
https://kvmgm.ktb.gov.tr/TR-46251/catalhoyuk-neolitik-kenti-konya.html
Antik Kente giden zorlu yol (Özel araçla gelemeyenler için)
Konya merkezde “eski garaja” ulaşıp, yarım saatte bir kalkan minibüslerle 40 dakikalık bir yolculuk yaparak Çumra’ya gidebilir, daha sonra indiğiniz yerden Çumra’ya 11 km mesafedeki kente gitmek için tekrar minibüs kullanabilirsiniz(sadece yazları) ya da 70-80 tl arası bir miktarı gözden çıkarıp taksiyle ya daaa yok ben çok serseriyim, yok benden o kadar para çıkmaz, benim havamı kirletiyor e taşısın da bir zahmet diyorsanız elbette otostop ile de ulaşım sağlayabilirsiniz. Keyif sizin.
SİLLE KÖYÜ
Sille köyü; tarihi dokusu, camiisi, kilisesi, taşı, halısı ile 5000 bin yıllık bir tarihe tanıklık eden, Konya merkeze 8 km uzaklıkta, gezilecek yerler rotasına muhakkak eklenmesi gereken bir lokasyon. Farklı uygarlık ve kültürlerin izini taşıyan bu Rum köyünün adı için bir çok söylentiden biri Yunan Mitolojisindeki Silen’den geldiğidir. (Yarı at yarı insan olan yaratık). Roma ve Bizans döneminde önemli bir dini merkez, Selçuklu ve Osmanlı döneminde İpek yolu üzerinde kaldığı için epey önemli olan köyümüze daha gelmediniz mi?:((
Gözleri en çok üstüne çeken Aya Eleni kilisesi, Constantin’in annesi Heleni trf 327 yılında inşa edilip, pek çok kez onarım yapılmıştır. İç kapının üstünde Yunan harfleri ile yazılmış Türkçe kitabede yapının dördüncü restorasyonunun Sultan Mecit döneminde yapıldığı yazar.
Malzeme olarak düzgün kesme Sille taşı kullanılmış, ana kubbe dört fil ayağı üzerinde üç nefli olarak inşa edilmiştir. Kubbe geçişlerinde Hz. İsa, Hz. Meryem ve havarilere ait freskleri görebilirsiniz.(kalp) Sille mağaralarının bulunduğu bölgenin uzun bir dönem ahır olarak kullanıldığı söylentileri kulağınıza gelebilir, keşke kulaklarım kopsa da duymasam bütün bunları diyebilirsiniz fakat rahat bir nefes alın! Nihayet bugün tüm bölge sit alanı olarak korunmaktadır. Sille Şapeli, Sille Müzesi ve Sille Barajı da çevrede görülmesi gereken yerlerden birkaçıdır.
Sille Köyü’ne Ulaşım
Ulaşımı kendi aracınızla Konya merkezden 20 dakikalık bir yolculukla sağlayabilir ya da Konya merkezden kalkan 64 numaralı otobüsle yarım saat gibi bir sürede orada olabilirsiniz.
BEYŞEHİR EŞREFOĞLU CAMİİ
Hopp! Beyşehir’deyiz. Burada özellikle Eşrefoğlu Camii’nden bahsedeceğim ama tabii Beyşehir bu kadarla sınırlı değil. Kubad Abad Sarayı var, Beyşehir Gölü var, Hitit su anıtı olarak bilinen Eflatunpınar Anıtı var. Var ki var!
Eşrefoğlu Camii 1296-1299 yıllarına tarihlendirilen, Anadoludaki ahşap direkli camilerin en büyüğü ve orijinalidir. Anıtsal bir taç kapı, ahşap minber ve çini mihrap, ağaç ve çini işçiliği yönünden yaşayan bir müze gibidir. Çini mihrap Konya çevresinin en büyüğü olmasıyla bilinir. Minberin tamamen ceviz ağacından ve kündekari tekniğiyle yapılmış olması, üstüne bir de zengin bir süslemeyle bezenmesi caminin güzelliğini biraz daha dillere dolandırır.
Cami tavanı renkli kalem işi süslemelerle başınızı döndürebilir. Bir anda kendinizi semaya kalkmış bulabilirsiniz. Şşş sakin olun! Yalnızca Konya’dasınız. Konumuza dönersek, çok sayıda ahşap direkle taşınan cami de direklerin zarar görmemesi için çatıdaki boşluktan akan karların toplandığı küçük havuz direklerin çatlayıp kurumadan günümüze kadar gelmesini sağlamıştır. 2012 yılında Unesco Dünya Miras Geçici Listesi’ne eklenmiştir.
Okulda sevdiğim bir hocam Eşrefoğlu Camiisi için güneş Eşrefoğlu’ndan bir başka batar derdi. Umarım gidip deneyimlersiniz. Eeee ne demişler, gez dünyayı gör Konya’yı! 🙂
Kısa Bir Etli Ekmek Durağı
Konya’nın en gözde yemeğini yemeye geldi sıra, evet etli ekmek. Bıçak arası, Mevlana, Recai, Sade kekikli… farklı damak tatlarına uygun çeşitlerle her köşe başında yıllarını vermiş ustalara rastlayabilirsiniz. Yok efendim benim etli ekmeğim yumuşak olsun ay yok kıtır kıtır olsun derseniz hepsine göre seçim yapabileceğiniz yerler mevcut. Tabiip soğuk havalarda içinizi ısıtması için önden bamya çorbası ya da arabaşı çorbası sipariş edebilirsiniz. En başta Cemo Etliekmek, Bolu Lokantası(ismi yanıltmasın) , Havzan Etliekmek , Hasan Şendağlı Pide Fırını ve Tatlıdil Etli ekmek…
AZİZİYE CAMİ
Geldik gözlerin Konya’da gezilecek yerlerde, alışık olmadığı bir mimariye, Aziziye Camiine. Cami 1874’te Pertevniyal Sultan tarafında inşa edilmiş, Geç Dönemin klasik unsurlarından oldukça uzak Avrupa etkisi ile Barok Rokoko ve Ampir üsluplarını barındıran bir ibadet mekanı.
Cami komple gözünüzü alacak ve kendinizi Avrupa’da barok mimarinin kollarında hissedeceksiniz. Böylesine ihtişam ve böylesine sadeliği bir arada görmemiştim daha önce hiç. Fevkalade bir sanat ürünü ile dönem ruhunun yeniliklere ne kadar açık olduğunu görüyoruz aslında. Bu güzel yapıyı bulmak için açık adrese ihtiyacınız yok Mevlana’ya doğru giderken zaten kendinizi önünde banklarda oturup izlerken bulacaksınız, şimdiden iyi seyirler.:)
Yemek Molası / Tarihi Tiritçi Mithat
Hazır buradayken karnınızın biraz acıktığını hissederseniz hemen Tiritçi Mithat’a girmenizi şiddetle tavsiye ederiz, Konya’ya geldiğinizde uğramadan kesinlikle ayrılmamanız gereken bir durak. Burada bu geleneksel lezzeti usta ellerden yeme fırsatı elde edebilirsiniz. Ah bir de efsanesi var kiiii şöyle: Girit Adası için mücadele edilen dönemde, aşçı tarafından padişah için ilk defa pişirilen bu yemek, onun huzuruna “Tepside tirit alındı Girit.” Diyerek çıkartılır. Bu müjdeci yemek sayesinde hem gönüller rahatlar hem mideler, afiyet olsun.:)
MEVLANA TÜRBESİ
Ne olursak olalım, yine de geldik. Başımıza bir iş gelmez umarız.
Günümüzde müze olarak kullanılan bu dergahın yeri Selçuklu döneminde gül bahçesiymiş. Bir zaman sonra da Mevlana’nın babası olan Bahaddin Veled’e hediye edilmiş. Zaman ki durmaz, akmış gitmiş. Kubbe-i Hadra denilen yeşil kubbeli türbe yapılmış Mevlana için. Dergah 1926 yılında “Konya Asar-ı Atika Müzesi” olarak hizmete başlamış, ilerleyen yıllarda ülkemizde müzeciliğin gelişmesi ile yeni düzenlemeler yapılarak Mevlana Müzesi adını almış.
Avluda çok sayıda türbe, derviş hücreleri, semahane, mescit son olarakta içinde Mevlana ve ailesinin sandukalarının bulunduğu ana bina yer alıyor ve müzede el yazması kitaplar, kandiller, musiki aletler sergileniyor. Aman dikkat!
Ziyaret saatleri (Yaz Dönemi): 09.00-19.00
Ziyaret Saatleri (Kış Dönemi): 09.00-16.45
Kandil Günleri ve Dini bayramlarda 20.00 ile 23.00 arasında ziyarete açıktır. (Sen nelere kâdirsin)
Haftanın her günü ziyaret edilebilir. (Bu da Allah aşkı)
Not: İlgilenenler için Konya turunuzu Şeb-i Arus dönemine denk getirirseniz sizin için epey aktif ve mistik bir deneyim olur.
Kahve Molası /Hi Coffee / Araf Hotel
Konya’da gezilecek ulvi yerleri, türbe-Müze gezimizi bitirdik, içimiz huzurla ve aşkla doldu sıra geldi kahve molasına. Hi Coffee’desiniz, küçük tatlı bir kahveci sıcacık kahvenizi yudumluyorsunuz karşınızda bütün ihtişamı ile Selimiye Camii ve Mevlana Türbesi ve müthiş bir sakinlik kendinizi kaybedebilir gerçek aşkı bulabilirsiniz! (semada).
Kahvenizin yanına tarifi çok gizli olan ıslak kakaolu kurabiyelerden sipariş verebilirsiniz. Bu arada konaklayacak bir yere ihtiyacınız varsa hemen üç beş adım sonra Araf Hotel’i bulabilirsiniz. İçeriye girdiğiniz gibi otelin gizli kokusu sizi büyüleyecek, dinlenmek isterseniz de teras katlarında Her Şey Aşk Cafe’sinde çayınızı yudumlayıp geceyi kapatabilirsiniz.3
Hazır kahvemizi yudumlarken düşünmek için vaktimiz var madem o zaman akıllardaki bazı büyük soruların cevaplarını verelim. Mevlana ve Şems aşkı… Bilirsiniz her şeyin içinde vardır bu aşk.Çiçek kokuları, plaklar, karşı cinste ve tabi ki tanrı inancında. Ee burda da Mevlana içinde barındırdığı Allah aşkını Şems’te yaşıyor, inanır mısınız bilmem ama söylenenlere bakılırsa bayağı böyleymiş. “Mevlana bir aşk şarabıydı, Şems de ona kadeh oldu.” diyerek sohbeti burada bitirelim.
Ama Konya’da gezilecek yerler elbette bu kadarla bitmez, bitemez. Daha neler neler var, Şems Tebriz-i Türbesi, Tropikal Kelebek Bahçesi, Karatay Çini Eserler Müzesi, İnce Minare Taş ve Ahşap Eserler Müzesi, Sırçalı Medrese, Sahip Ata Vakıf Müzesi, Alaeddin Camii, İplikçi Camii, Konya Arkeoloji Müzesi, Kyoto Japon Parkı, Konya Etnografya Müzesi, Panorama Konya Müzesi, Kalehan Ecdat Parkı… var da var…
Küçük bir Türkiye turuna çıktıysanız aşağıdaki yazı da ilginizi çekebilir;
Konya’ya yolunuz düşerse bizim yerimize de gezin, şimdiden herkese iyi seyahatler.