Berlin Gezi Rehberi – Berlin’de Gezilecek Yerler

Kusursuz olmaktan uzak ama bu haliyle çok sevilen, bir süre ziyaret etmeyince özlenen şehir Berlin. Tıpkı aklımızın bir köşesinde yer edinmiş, uzakta yaşayan akrabamız gibi. Bizi, hem bildiklerimiz ve alıştıklarımız hem de henüz keşfetmediklerimizle bekliyor. Berlin’in benim gözüme çarpan renklerini, mutlu eden mekanlarını ve deneyimlerini Berlin Gezi Rehberi’nde toparlamaya çalıştım. Umarım seyahat planlarınızı birlikte daha da renklendiririz.

Berlin Üzerine Kısa Bilgiler

• İstanbul’dan yaklaşık 2,5 saatlik uçak yolculuğundan sonra Brandenburg Havaalanı’na varıyorsunuz. Buradan şehir merkezine gitmek için metro ya da otobüsü seçebilirsiniz. Yolculuk süresi 45 dk ile 1 saat civarında değişiyor.
• Berlin seyahatinizi toplu taşımayı çok kullanacağınız şekilde organize ettiyseniz ve listenizde görmek istediğiniz çok sayıda müze varsa şuradan Berlin Welcome Card detaylarını incelemenizi tavsiye ederim. Şehir kartı almayayım derseniz de metro ve tren duraklarından günlük, tek seferlik ya da 3 seferlik gibi seçeneklerle şehrin farklı bölgelerini kapsayan ulaşım bileti satın almak da son derece pratik. Bu noktada, biletsiz seyahat etmenin cezası olduğunu ve Alman disiplinine sahip görevlilerin ceza konusunda pek de taviz vermediğini hatırlatayım.
• Bir not da Berlin’i bir geçiş noktası olarak kullanacaklara ya da Berlin’in merkezinden önce Almanya’nın Berlin’e yakın diğer şehirlerinden birisini görecek olanlara. Bremen, Hamburg, Dresden ya da Leipzig gibi lokasyonlardan birisi Berlin seyahatinize dahilse Omio’dan kolaylıkla tren bileti satın alabilirsiniz.
• Aklınızda Berlin’e hangi mevsimde gidileceğine dair sorular varsa dört mevsimde de gidilir diyerek aklınızı daha da karıştırabilirim.

Öncelikle Noel pazarları meşhur hatta en görkemli Noel kutlayan şehirlerden birisi Berlin. Bu dönemde şehrin ışıltısına, süslemelerine ve heyecanına tanık olmak paha biçilemez.

Sonbaharı da ayrı nefis. Sokaklar tıpkı sonbaharda geçen bir filmin içindeymişsiniz gibi sarı-turuncu yapraklarla dolu, nehir kenarları kırmızının tonlarıyla süslü.

Yaz mevsimi bira bahçelerinin, parkların tadını çıkarmak, buralı gibi yaşamak için en güzel mevsim.

İlkbahar coşkusu ve meyve ağaçlarının çiçeklerinin yakışmadığı bir şehir zaten olamaz bence.

Özetle ucuz uçak bileti bulduğunuzda, vize sorununuz da yoksa atlayıp gelin. Ama yazın bile bazen serin olabildiğini, kışın pek de burnunuzu hissetmeyeceğiniz bir soğuğa büründüğünü unutmayın.

Berlin’de Hangi Bölgede Kalınır?

Şehir çok sağlam bir toplu taşıma ağıyla örülü. Bu sebeple nereyi seçerseniz seçin ulaşım sıkıntısı yaşamazsınız. Sadece ufak bir hatırlatma; metrolarda bazen aksamalar, gecikmeler yaşanıyor. Ama günün akışını bozacak boyutta değil. Ayrıca otobüs seçeneği de her zaman mevcut ve hem daha dakik hem de çok da kalabalık olmuyor.

Merkeze, turistik aktivitelere ve iyi restoranlara yakın olmak isterseniz Mitte’de kalabilirsiniz. Yalnız konaklama fiyatları diğer yerlere göre daha yüksek. Hipsterların, alternatif mekanların cenneti, biraz da Türk mahallesi olarak anılan Kreuzberg, alışveriş caddeleriyle tercih edilen Charlottenburg, gece hayatının dolu dizgin noktalarından Neuköln de konaklama için diğer seçenekler. Görmek istediğiniz ve haritanıza kaydettiğiniz yerlerin yoğunlaştığı bölgeye ve bütçenize göre karar verebilirsiniz.

Biz konaklama için Living Hotel’de kaldık. Eski ve tabiri caizse oturaklı bir oteldi. Kendimizi 80’ler Almanyasında gibi hissettirdi. Konaklama boyunca herhangi bir sıkıntı yaşamadık. Buradan oteli inceleyebilirsiniz.

Berlin’de Görmeniz Gereken Yerler

Bu kısım öyle tek bir “Berlin’de Gezilecek Yeler” listesiyle, hatta tek bir yazıyla özetlenemez; önce bu konuda anlaşalım. Bu kadar güzel yaşayan ve yaşanan bir şehirde keşifler asla bitmez. Bu minicik liste için, birkaç günde benim aklımda yer edinenlerin bir kısmı diyebiliriz belki de.

Kaiser Wilhelm Anıt Kilisesi

Almanya İmparatoru Wilhelm adına bir anıt olarak 1895’te yapılan kilise, 1943’te savaş sırasında uğradığı hava saldırısı sonucu büyük hasar almış. 113 metrelik ana kulesi bir zamanlar Berlin’de en yüksek yapıyken neredeyse yıkılma noktasına gelmiş. Sonrasında 1961’de daha modern bir tasarımla yenilenmiş ancak yarı yıkık haldeki ana kulesi olduğu gibi bırakılmış. Son derece modern bir yapıyla yenilenen kilisenin ortasında yükselen ve hem savaşı hem de bu yapının eski halini hatırlatan kule mutlaka görülmeli. Ayrıca kilisenin içinde 20 bin küçük cam parçasının yerleştirilmesiyle yaratılan ışık oyunu da çok ilgi çekici.

Bit Pazarları

Berlin gezi rehberi hazırlanır da bit pazarları olmaz mı! Berlin’in en turistik bit pazarı her ne kadar Mauerpark olsa Mitte bölgesinde yer alan Arkonaplatz da çok ilgi çekici. Ayrıca Bode Museum karşısında kurulan bir pazar alanı daha var. Antikadan ziyade biraz daha fazla yeme-içme stantlarıyla öne çıkan Maybachufer Kanalı yanında kurulan pazarı da listenize ekleyebilirsiniz. Burada vintage tezgahları da var sosisten şinitzele kadar aklınıza gelecek her tür yiyeceği bulabileceğiniz tezgahlar da var.

Tiergarten / Victory Column

Almanya’nın en büyük parklarından birisi olan Tiergarten, merkezi bir konumda olması sebebiyle de listenize almanız gereken bir yer. Uçsuz bucaksız yürüme yolları, küçük köprüleri, nehirleri ve çeşit çeşit ağacıyla harika bir dinlenme noktası. Parkın girişinde bulunan ve yürüme yolunun ortasından bakıldığında nefis bir fotoğraf karesi oluşturan Berlin Zafer Sütunu da seyir terasıyla ziyarete açık bir yer. 4 euro karşılığında bu terasa çıkıp farklı bir açıdan parkı izleyebiliyorsunuz.

Berlin Katedrali

Berlin Katedrali (Berliner Dom) öyle güzel bir simge yapı ki zaten Berlin gezi rehberinize eklememiş bile olsanız görkemli duruşuyla mutlaka dikkatinizi çekecek.

Müzeler Adası bölgesinde olan katedral tam bir cazibe merkezi konumuna sahip. Tarihi 15. yüzyıla kadar uzanan yapının içi de en az dışı kadar güzel. 09:00-19:00 saatleri arasında 8 euro karşılığında ziyaret edebilirsiniz. Giriş ücretine kuleye çıkış da dahil ki bence esas muhteşem kısım burası. Üşenmeyin, yaklaşık 280 basamağı tırmanın ve Berlin’e bir de katedralin tepesinden bakın. Ayrıca gece ışıklandırılmış halini de görmenizi tavsiye ederim.

Berlin Soykırım Anıtı

Günün her saati ziyaret edilebilen bu açık hava anıtı farklı ebatlarda 2711 adet beton bloktan oluşuyor. Savaşta ölen Yahudilere adanan ve alan içinde bir tabelada da bu isimlere yer verilen devasa anıt tasarımıyla da anlamıyla da biraz huzursuz edici bir yapıya sahip. Farklı boyutlardaki beton blokların arasında yürürken ve çevrenize bakınırken bir anda dev blokların arasında kalıp bir labirentten başka bir şey göremez hale geliyorsunuz. Önünü görememek, etrafındakileri, sevdiklerini kaybetmek, çaresiz hissetmek gibi bir sürü duyguyu bir arada yaşatan bir alan olmuş. Buraya kadar gelmişken elbette görmeden geçmeyin.

Viktoriapark

Kreuzberg bölgesinde yer alan hatta Kreuzberg Tepesi’ni de içinde barındıran parkta bir de şelale bulunuyor. Bölgenin en yüksek kısmında yer aldığından parkın içinde ufak bir yürüyüşle anıtın bulunduğu yere çıktığınızda aşağıda güzel bir şehir manzarası sizi bekliyor olacak.

Hallesches Tor Durağı / Hallesches Tor Köprüsü / Landwehrkanal

Fotoğraf çekmeye meraklıysanız Hallesches Durağı, köprü ve altından geçen kanal size nefis fotoğraf kareleri verecek. Heykellerin, ağaçların, yer yer görünen grafitilerin ve uygun zamanda giderseniz gün batımı ışığının birbirini kusursuz şekilde tamamladığı, bir durak denilip geçilmemesi gereken bir yer burası.

Tökezleme Taşları

Bu başlık “görmeniz gereken bir yer” den öte mutlaka denk geleceğiniz ve belki de merak edeceğiniz bir şeye, tökezleme taşlarına ait.

İsmi Stolperstein olan bu taşlar, daha doğrusu pirinç levhalar, bazı binaların önünde, kaldırım taşlarının üzerine monte edilmiş olarak karşınıza çıkacaklar. Yürürken ya da hafifçe ayağınız takıldığında fark edebilirsiniz. Soykırımda hayatını kaybedenlerin anısına, genellikle yaşadığı ya da çalıştığı binanın önüne yerleştirilen bu ufak plakaların üzerinde kişilerin doğum ve ölüm tarihleri ile isimleri bulunuyor. Yalnız Berlin’de değil farklı Avrupa şehirlerinde de bu plakalardan var. Sadece Yahudiler değil soykırıma uğrayan, istenmediği için katledilen birçok insanın ismi var bu taşlarda. Rengiyle dikkatinizi çekerse ya da takılıp tökezlerseniz hayatını kaybedenleri hatırlamanız için bir vesile bu plakalar.

East Side Gallery

Berlin Duvarı’nın yıkılmasının ardından kalan kısmın üzerinde sanatçıların çalıştığı duvar resimlerinden oluşuyor bu alan.

Yaklaşık 1 kilometrelik kalıntının üzerinde 100’den fazla sanatçının eseriyle başlamış olsa da bir kısmı bir süre sonra taşınmış, bir kısmı da kalıcı olarak zarar görmüş. Dönem dönem geriye kalan eserler yenilendiği için bu alanda fotoğraf çekmek ya da gezmek zorlaşabiliyor. Nehir kenarında, Oberbaum Köprüsü’nü de görebileceğiniz dünyanın en önemli açıkhava sergi alanlarından birisi olan East Side Gallery bir Berlin ziyaretinin olmazsa olmazı. (2. gidişinizden sonra belki listeden çıkarabilirsiniz)

Bir de şehirde Berlin Duvarı’nın geçtiği bazı yerler farklı zemin taşları ya da plakalarla işaretli, yürürken karşınıza çıkabilir.

Metro Durakları

Bu madde tuhaf gelebilir ama ben Berlin’in birbirinden renkli, farklı, zaman zaman enteresan sanatsal aktivitelere de sahne olan metro duraklarını çok sevdim. Rosa Luxemburg Platz’ın sarısı, Museumsinsel’in nefis lacivert tavanı, Strausberger Platz’in ikonik afişi kesinlikle görülmeye değer. Elbette çok eski ve bakımsız duraklar da var ama metro yolculuklarınızda farklı duraklara karşı gözleriniz açık olsun.

Brandenburger Tor – Unter den Linden

Ihlamur ağaçlarıyla, güzel binalarla dolu kocaman bir cadde Unter den Linden ve sonunda da (başladığınız noktaya göre başında da olabilir) tarihi Brandenburger Kapısı var. Şehrin en önemli anıtlarından biri olan bu kapı biz ziyaret ettiğimizde (kasım 2023) restorasyondaydı. Restorasyon dönemine denk gelseniz bile buraya çıkan metro istasyonunda bulunan ve bu alanın tarihini anlatan panolara göz atmanızı ve Unter den Linden’de mutlaka yürümenizi tavsiye ederim.

Berlin seyahatiniz Noel dönemine denk geliyorsa bu alanda Noel pazarlarının kurulduğunu ve gece ışıklandırmasının da şahane olduğunu ekleyeyim.

Müzeler Adası

Müzeler Adası, Mitte bölgesindeki Spree Nehri üzerinde bulunan küçük bir adanın içinde yer alıyor.  Altes Museum, Neues Museum, Alte Nationalgalerie, Bode Museum ve Pergamon Meseum (evet, bildiğimiz Bergama) burada bulunan müzeler. Tüm müzeleri görmek istiyorsanız Pazartesi harici bir gün gitmeniz gerekiyor. Buradan hem müze detaylarına ulaşabilir hem de müze gezme gününüzü planlayabilirsiniz.

Berlin seyahatinizde müzelere daha fazla yer vermek gibi bir düşünceniz varsa ünlü fotoğrafçı Helmut Newton’un işlerini görebileceğiniz Helmut Newton Foundation ve Alman Tarihi Müzesi de listenizde bulunsun.

Reichstag (Parlamento Binası)

Ünlü cam kubbesiyle hemen dikkat çeken Reichstag, çoğu kişinin sandığının aksine ziyarete açık.

Kubbesinin içinden aşağı bakıldığında parlamento salonu görünen, ışığı toplayan aynaları ve güneş enerjisi plakalarıyla tam bir mühendislik harikası olan kubbe zaten bölgenin en turistik noktalarından birisi. Gitmeden önce buradan online ziyaret kaydı yaptırmayı unutmayın.

Berlin’de daha lokal, daha alternatif bir şeyler yapmak isterseniz de burayı takibe alın, gitmeden önce bir didikleyin. Yürüyüş turları, grafiti turları gibi farklı seçenekler var.

Berlin’de Yeme-İçme

Her türlü mutfağa rahatça ulaşabileceğiniz Berlin’de aç kalma ihtimaliniz pek yok gibi. Ben listemi yine de yapayım ama tavsiyem güzel kokuları takip edip gözünüze güzel gelen her yeri denemeniz yönünde.

• Sofi, tek bir kahvaltı mekanı seçmek zorunda kalsam tercih edeceğim yer. Minik bir iç alanı ve tatlı bir avlu-bahçesi var. Ekmekler nefis, kruvasanlar da öyle. Giderseniz bir dilim ekşi maya ekmek, tereyağı, peynir ve haşlanmış yumurta tabağını bir deneyin ve nasıl bu kadar sade ve lezzetli olduğuna en az benim kadar şaşırın.

• Yine güzel bir avlu, güzel kahve ve sade ama leziz tabaklar; Father Carpenter. Kahve için de olur, kahvaltı için de hatta sırf avlusunda oturup tadını çıkarmak için bile olur.
• Eklerleri ve dondurma çeşitleriyle baştan çıkarıcı Canal da eklensin listelere.
• The Barn ve Five Elephant iyi kahve için tercih edebileceğiniz markalar. Şehirde ikisinin de birkaç şubesi var. Evinize çekirdek almak için de ideal noktalar burası bence.
• Frea Bakery kesinlikle çok aç bir sabahınızda sizi aşırı mutlu edecek bir mekan. Vitrinleri çeşit çeşit lezzetli hamur işi ile dolu ama kahvaltı tabaklarıyla da iddialılar.
• Berlin’in tatlı avlularından birisinde bulunan Ben Rahim de garanti iyi kahve arayışına girdiğinizde aklınızda bulunsun.

• Distrikt ise muhteşem french toast ile rüyalara girebilecek bir yer. Genelde kalabalık, sıra beklemeniz çok muhtemel. Ama iyi bir kahvaltı için değer bence.

• Ritchie Bar, Kreuzberg yakınlarında kokteyl için güzel bir nokta. Mum ışığı aydınlatmasına ve denediğimiz kokteyllere bayıldık.

• Felix Austria muh-te-şem şinitzel için listenizde olsun. Porsiyonlar dev, tabağa eşlik eden patates salatası ve salatalık marine aşırı lezzetli. Tatlıya da yer bırakın mutlaka.
• Pandoras Cafe / Bar listemin en enteresan mekanlarından birisi. Burası bir kilisenin iç kısmına ve bahçesine yerleşmiş, bira ya da kahve içip bir şeyler atıştırabileceğiniz çok tatlı bir yer. Biz tesadüfen kiliseyi gezmek isteyip de keşfettik ve bayıldık. Yazın bahçesi de açık. Ayrıca dönem dönem kilisede etkinlikler de yapılıyor. Buradan Heilig Kreuz Kilisesi etkinliklerini takip edip önceden bilet de satın alabilirsiniz.

• Berlin’in enteresan ama bir o kadar da güzel restoranlarından birisi de Ora Restaurant & Wine Bar. Burası çoook eski bir eczane; içi muhteşem bir şekilde korunmuş. Sırf bu sebeple bile o atmosferi yaşamanız lazım. Yemek için gidecekseniz rezervasyon şart ama sadece bir şeyler içeyim derseniz rezervasyona gerek olmayabilir. Tadım menüsü şeklinde servis veriyorlar, fiyatlar 55-65 Euro arası değişiyor. Ayrıca barda atıştırmalık menüsü var.

• Eğer hayatın akışını, geleni geçeni izlemeyi seviyorsanız Bikini içinde yer alan Spreegold’u tavsiye ediyorum. Yemek konusunda beklentiniz büyük olmasın ama tatlı-kahve için nefis seçim olur. Hemen karşısında Yıkık Kilise var.
• Sessiz, sakin bir yerde kahvenizi içip belki biraz gazete ya da kitap karıştırmak isterseniz aradığınız yer Cafe Strauss. Hemen arkası mezarlık. Bu fikir sizi ürkütmesin çünkü yemyeşil ve içinde sincapların hoplayıp zıpladığı bir yer burası. Cebinizde biraz kuruyemiş olsa fena olmaz çünkü sincaplar insanlara alışkın, hemen yanınıza geliveriyorlar.

• Berlin’de pizza kriziniz tutarsa Gazzo, Al Catzone ya da Zola’yı deneyebilirsiniz. Biz tercihimizi Gazzo’dan yana kullandık ve çok beğendik. İyi bir kokteyl menüsü de var.
• Viktoriapark yakınlarındaysanız yol üzerinde Brezel Bar’a uğrayıp brezel çeşitlerinden birisini ya da aynı hamurdan yaptıkları leziz pizzalarını deneyebilirsiniz. Hatta paket yaptırıp parkta atıştırmak da iyi bir fikir olabilir.
• Bir Berlin yeme-içme listesinin olmazsa olmazı Mustafa’s Gemüse Kebap elbette bu listede de var. Öncelikle, sıra beklemeye hazır olun. Hem de uzunca bir sıra. Lezzet konusunda farklı görüşler olsa da ben beğenen taraftayım, kesinlikle çok lezzetliydi. Köz sebzeli, soslu bir tavuk döner sonuçta, değer mi, demeyin.
• Annelies, 44 Brekkie, Gorilla Backerei, Kajumi, Albatros Bakery ve Neumanns Backerei mutlaka haritanızda işaretli olsun. Hangi bölgede olursanız olun kahvaltı ya da ani gelen tatlı-kruvasan krizleri için buralar ilaç gibi gelecek.
• Akşam ya da öğle acıkmaları için de Zarqa, Shiso Burger, Frieda, Otto ve Barra arasından seçim yapabilirsiniz.

• Ayrıca bir Berlin klasiği olarak sokakta satılan dev sosisli currywurst de mutlaka denenmeli. Berlin Katedrali önündeki nefisti mesela.

Peki bu tavsiyelerle Berlin’i toparladık diyebilir miyiz? Elbette hayır. Sahip olduğu renkleriyle, tarihiyle, topraklarından hayat verdiği insanlarla kesinlikle kolay kolay özetlenemeyecek, “gezdim, bitti” diyemeyeceğiniz, sonsuz bir devinimle yaşayan bir şehir Berlin. Mesela sırf gece hayatını apayrı bir yazıda incelemek gerekir ki burada incelenmişi var. Berlin’de partilemek isteyenlere nefis bir kaynak.

Ayrıca Noel zamanı Berlin planı yapanlarınız varsa (şahane plan) burada Berlin’in En Güzel Noel Pazarları yazımız sizi bekliyor.

Özetle, hangi mevsimde giderseniz gidin bir de farklı bir mevsimini görmek isteyeceğiniz, hep aklınızın kaldığı alışveriş noktalarının olacağı, listenizdeki kahvecilerin asla bitmeyeceği bir yer burası.

Dilerim Berlin gezi rehberimiz işinize yarar ve nefis bir Berlin gezisi olur ve güzel anlarda FilGezi ekibinin de kulakları çınlar.

Yepyeni keşiflerde görüşmek üzere.

Farah Samuray