Ortaçağ mimarisiyle çevrili Unesco Dünya Mirası şehirlerinden Brugge gezmek için her mevsim güzel bir seçim. İngilizce Bruges, Hollanda dilinde Brugge şeklinde yazılan Bruj ya da Brüj diye okunan bu şehir, Belçika’nın kuzeyinde Flanders bölgesinde bulunan küçük bir liman şehri. Kendisi bir milyon nüfuslu olan şehir, senede dört milyon turist tarafından ziyaret ediliyor. Evet, biraz fazla turistik ama bu şehri kesinlikle katlanılmaz hale getirmiyor. Aksine birçok keyfi yerinde insan görüyorsunuz çevrenizde. Fazla lafı uzatmadan Brugge gezi rehberimize geçelim.
BRUGGE’E ULAŞIM – BRUGGE GEZİ REHBERİ
Belçika’da Gezilecek Yerler & Gezi Rehberi ve Ghent Gezi Rehberi yazılarımızı okuduysanız Brüj’e nasıl ulaşacağınızı biliyorsunuz demektir. Hızlı bir araştırma ile diğer Avrupa ülkeleri ya da şehirlerinden trenle Brugge’e ne kadar sürede, hangi saatlerde ulaşabileceğinizi görmek için bu siteyi kullanabilirsiniz. Diğer yazılarımızda da belirttiğimiz gibi Brugge bir gün içinde gezilebilir ama daha sakin ve dinlendirici bir gezi için iki gün ideal olur. Bu yazı ile Brüj gezinizi kolaylaştıracak bilgiler sunup deneyimlerimizi sizlerle paylaşıyoruz.
BRUGGE’DE NEREDE KALINIR
Brüj’de tren istasyonunun hemen yanındaki İbis Budget Otel gibi oldukça pratik ve hesaplı seçenekler olduğu gibi daha romantik ya da keyfi geziler için tercih edebileceğiniz oldukça hoş konaklama alternatifleri de var. Hedefiniz böyle bir iki günlük bir lüks yaşamak ve şehrin tadını sonuna kadar çıkarmaksa, biraz erken davranıp şehir merkezinde tarihi binaların olduğu kanal manzaralı odalardan birini tutmanızı öneririz.
Bu otellerin çoğunun güzel terasları var. Kahvaltı saatiniz yağmura denk düşmezse kanalı seyrederek açık havada hoş bir kahvaltı da yapabilirsiniz. Örneğin Bourgoenscg Hof Hotel böyle keyifli bir gezi için güzel bir seçenek olabilir. Kanallarla çevrili otelin gecelik ücreti 70€ – 90€ aralığında.
Biz Airbnb kullanıp ne hikmetse yine otele denk geldik o yüzden bizim gittiğimizi önermiyorum ancak Airbnb’ye bakabilirsiniz. (Burada da yazımızı bırakalım: Airbnb nedir? Nasıl kullanılır?)
BRUGGE’DE GEZİLECEK YERLER
- Tren istasyonundan indiğiniz andan itibaren kendinizi bir masalın içinde buluyorsunuz desek hiç de romantiklik yapmış olmayız. Tren istasyonundan çıktığınızda tam karşınızda uzanan Koning Albertpark’ın içine dalarak şehir gezinizi başlatabilirsiniz.
- Parkın içinde birkaç dakika yürüdüğünüzde sağ tarafta kırmızı, büyük bir bina görüyorsunuz. Bu konser binası Concertgebouw, buradaki etkinliklerle ilgileniyosanız bu siteye göz atabilirsiniz.
- Parkın içinde yürümeye devam ettiğinizde ise karşınıza müthiş manzarasıyla Minnewater diğer ismiyle Lake of Love çıkıyor. Buradaki banklarda oturup yanınızda getirdiğiniz sandviçinizi yiyebilir ya da bir resim çekme molası verebilirsiniz. Çünkü buradan kolay kolay ayrılmak istemeyeceğinizi tahmin ediyoruz.
Manzaranın tadını yeterince çıkardığınıza ikna olup yürümeye devam ettiğinizde ikinci harika manzara ile karşılaşıyorsunuz. Burası şehre girmek için hangi sokağı seçeceğinize karar vereceğiniz yer. Bir yanda gölde yüzen kuğu ve ördekleri diğer yanda şehre insan taşımayı bekleyen bakımlı atların beslendiği fayton arabalarını görüyorsunuz.
Faytona karşı olduğumuz için elbette gezide elbette böyle bir aktiviteyi tavsiye etmiyoruz. Ancak şunu da belirtmeliyiz ki buradaki fayton anlayışı bildiğimizden çok daha farklı, her 15 dakikada bir atlar için yem, su ve dinlenme molası veriliyor ve atlar sadece günlük kısıtlı sürelerle çalıştırılabiliyorlar. Öyle anlıyoruz ki, burada faytonculuk geleneğini sürdürmek ve şehrin nostaljik yapısını sürdürmek öncelikli öneme sahip.
Burada bir sokağı gözünüze kestirip şehre girdiğiniz andan itibaren birbirine paralel birçok küçük sokak ve sokaklar dolusu birbirinden sevimli ve çekici çikolata dükkanı, sıcak çikolata içebileceğiniz cafeler, hediyelik eşya dükkanları, waffle ve kızarmış patates dükkanları, publar birbiri ardına sıralanıyor.
Çikolata dükkanlarına girdiğinizde alış-veriş sepetiniz olsa olmasa da size birkaç çeşit çikolata tattıran bir satış görevlisi olacaktır. Siz de ilk gerçek ve taze Belçika çikolatanızı yediğinizde, kendinizi tam olarak Brüj’de hissedeceksiniz ve elbette birçok çeşit çikolata denemek isteyerek çok doğru bir işe girişmiş olacaksınız.
Yiyerek ve hediye etmek üzere paket yaptırarak içine daldığınız çikolataların arasından çıkıp yılın her mevsimi ve günün her saati bir festival havasının yaşandığı tarihi yapılarla ve şirin ötesi binalarla çevrili şehir meydanına vararak yeni bir sarhoşluğun içine dalıyorsunuz.
- Burada dikkat etmeniz gereken şey görmek isteyeceğiniz bazı yerlerin kapanış saatleri. Örneğin Belfry of Bruges 09:30 – 17:00 arası açık. Kırmızı ve upuzun bu çan kulesine çıkmak için kuruğa girip 8€ ödeyerek bilet almanız gerekiyor, sonra 366 basamaklı merdivenleri çıkarak Brugge’ü bir de yukardan görebiliyorsunuz.
- Belfry’ye air tarihi yapının içinde görülmeye kesinlikle değecek 300 eserli bir Dali Müzesi var. Burada sergilenen özel koleksiyonun büyük bir kısmı Dali’nin Paris’te geçirdiği süre içinde ahbaplık ettiği yazarlara ait öykülere ithafen çizdiği resimlerden oluşuyor. 18:00’e kadar ziyaretçi kabul eden müzenin giriş ücreti 10€.
- Eğer Brugge gezi rehberinize bir kilise ziyareti dahil etmek istiyorsanız bir Katolik Roma kilisesi olan Basilica of the Holy Blood’ı tercih edebilir ve saat 17:30’dan önce içine girebilirsiniz. Kiliseyi gezdikten sonra müze kısmına geçerek 2,5€ ödeyip İsa’nın kanı olduğuna inanılan kutsal kanı cam bir tüpün içinde görebilirsiniz.
- Bira yapımı ve çeşitlerine meraklıysanız Brewery De Halve Maan’ı ziyaret edebilir, başka yerde bulamayacağınız taze mayalanmış biralardan içebilirsiniz. Giriş ücreti 10€, değişken açılış saatlerini bu sayfadan inceleyebilirsiniz.
- En çok turist ziyareti alan ve görülmeye değer yerlerden bir diğeri de Begijnhof. Sadece ağaçların ve beyaz evlerin bulunduğu bu bölgede 17. yüzyılda rahibeler yaşıyormuş. Amsterdam ve Antwerp gibi diğer Belçika ve Hollanda şehirlerinde de şehrin içinde etrafı duvarlarla çevrili, ortasında büyük ve bakımlı bir bahçesi olan ve etrafı rahibe evlerinin bulunduğu Begijnhof’lar da var.
- Rahibe ve keşişlerin gezginlere ve kimsesizlere hizmet verdiği sekizyüz yıllık tarihi hastane ise ilginizi çekebilecek bir başka yer. Saint John’s Hospital Pazartesi günleri kapalı, diğer günler 09:30 – 17:00 arası açık, giriş ücreti 12€. Burada eski hastane geleneğini ve kullanılan eşyaların yanısıra sanatın iyileştirici gücünden nasıl faydalanıldığını da gözlemleyebilirsiniz.
- Şehri farklı bir açıdan gözlemlemenizi sağlayacak şey ise bot turu yapmak. Rozenhoedkaai’ye giderek saat 10:00 – 18:00 arası, 8€ karşılığında kanal turu yapabilirsiniz.
- Şehri gezerken enerjinizin birazını da gece için saklamalısınız. Tarihi binalar, kanallar, ağaçların suya sarkan dalları, uykuya dalmış botların hafif hafif sallanışları, soğuğa rağmen insanlarla capcanlı terasların suyun üstünde duruşu gibi gece yakalayabileceğiniz birçok detay var. Özellikle Quay of the Rosary hava daha kararmadan tripodlarını getirip kuran fotoğrafçılarla doluyor.
BRUGGE’DE NE YENİR – BRUGGE GEZİ REHBERİ
Önceden uyaralım, Belçika, herhangi bir kuzey ülkesi gibi gurme lezzetler barındıran bir ülke değil. Bu yüzden Brugge gezi rehberimizin bu kısmında patates, waffle ve bira olacak. İsteseniz de istemeseniz turist moduna derhal girerek girip çıktığınız onlarca dükkandan sonra bir mola verip waffle yeme zamanınız gelmiş olacak.
Belçika’da iki tür waffle var.
- Biri Brüksel usulü dışı çıtır, içi yumuşak, dört köşeli, çikolata sosu ya da türlü başka soslar ve meyvelerle sipariş edebileceğiniz waffle;
- diğeri ise Liege usulü waffle, bu sadece pişmiş hamur kıvamında, üstü karamelize bir şekerleyle kaplı ve kenarları köşeli değil. Ancak tuzlu hamur ve üstündeki tatlı şerbet, hamurun yumuşaklığı ve dışındaki sert kısım birleşince inanılmaz tatmin edici bir lezzet çıkıyor ortaya. Brugge’de daha çok bulunan ilki, yani Brüksel usulü waffle. Ayrıca sıcak çikolata sipariş verebilir, gelen çikolatayı sütün içinde karıştırarak eritip içebilirsiniz.
Brugge’de mutlaka yemeniz gereken şey patates kızartması. Bunun için harika nehir manzaralı ve sakin bir yer olan Casa Patata’yı öneririz. Çok basit gibi dursa da orada tadı başka demek klişe olmayacak bu defa. Özellikle de sosların çeşitliliğini gördüğünüzde buna inanacaksınız. Mutlaka denemeniz gereken sos endülüs sosu. Belki döndüğünüzde bu sosu evde de yapmayı denersiniz, zira oldukça enfes bir tadı var.
Akşam yemeği için meydandaki restoranlar aşırı turistik ve klişe. Ancak size önerebileceğimiz harika bir restoran var, The Olive Tree. Belfry binasındaki Dali müzesinin hemen yanındaki sokakta. Her daim dolu olduğu için önceden arayıp rezervasyon yaparsanız iyi edersiniz. Ağırlıklı olarak Yunan ve Akdeniz yemekleri yapan diğer alternatiflere kıyasla açık ara iyi bir restoran.
Uzun ve leziz bir akşam yemeği ile yorgunluk attıktan sonra sıra geliyor 400’den fazla çeşit Belçika birasından en az birkaçını deneyebileceğimiz bir beer flight deneyimine. Bunun için önereceğimiz yer 2be in Brugge’ın terası. Buradan mekanı detaylıca inceleyebilirsiniz. Örneğin kiraz birasını, meşhur Duvel’i, daha klasik De Koninck’i ya da yüzlerce diğer biradan birkaçını deneyebilirsiniz.
Eğer, uzunca bir Belçika turu planlıyorsanız Gent Gezi Rehberi‘mizi de okumayı unutmayın.Umarız gezi rehberimizi keyifle okumuşsunuzdur ve güzel bir Brugge gezi planı kafanızda çoktan canlanmıştır.