Portekiz gezimize ilk rotamız olan Porto’yla başlıyoruz. Porto’ya gitmeden hakkında bildiklerimiz, tatlı şarapları, futbol kulübü ve köprüleri. Ancak Porto’ da biraz zaman geçirince şehrin bundan ibaret olmadığını, hatta birkaç günde hemencecik alışıp burada yaşamak istediğinizi hissediyorsunuz. Detaylara geçmeden, Porto’ ya nasıl gidilir, şehir içi ulaşım, Porto’ da nerede kalınır ve neler yapılır dahilinde Porto gezi rehberine göz atalım.
Porto Ulaşım
Porto’ ya İstanbul’ dan Zürih aktarmalı geldik. (2 saat Zürih beklemeli ) Yaklaşık 6 saat süren bir yolculuktu. Saat 19.00 ‘da indik, hava aydınlıktı. Havaalanı metroyla bağlantılı. Hatta metroya girmeden bilet almanıza yardımcı olan 2 hanım kız var(-dı biz gittiğimizde). Bu bilet almanız için bir teşvik de olabilir , yol yordam bilmeyen turistlere yardımcı olmak için iyi niyetli bir yönlendirme de.
Sonuç olarak varacağınız durağa göre 1.40-2.00 euro arası bir para ödeyip metro bileti alıyorsunuz. Bir E hattını kullandık ve kişi başı 1.80 Euro ücret ödeyip, Trinade durağında aktarma yapıp evimize yakın bir durakta indik.(Faira Guimajares durağı)
Porto’ da metro konusunda , muhtemelen merak edeceksiniz diye söylüyorum, kontrol olmuyor. Yani pek tabii bilet almadan metroya binebilir ve gezebilirsiniz. Self control, tamamen size kalmış. Ancak amcalar tezeler, eğer metro biletinizi okutmadan binerseniz sizi uyarıyorlar. Demedi demeyin 🙂
Porto ‘ da Nerede Kalınır?
Porto küçük bir şehir. Ancak Porto gezi rehberinde uyarılması gereken husus şu: çok ama çok yokuşlu. Şehir yokuşlardan oluşuyor. Kalacağınız yerin şehir merkezine yakın olması gezerken yokuş çıkıp ineceğiniz gerçeğini değiştirmiyor. Ancak gece eve yürüyerek dönmek istiyorsanız( ki Porto çok güvenli bir şehir) merkeze yakın bir yerde kalın. Benim tavsiyem Trinade metro istasyonuna yakın veya nehir manzaralı bir evde kalmanız.
Bizim ileriki yazılarımda da göreceğiniz gibi, Porto ‘da da tercihimiz bir airbnb eviydi. Ancak Airbnb de artık şöyle sorunlar ileri gelmeye başladı: Hostel sahipleri, küçük otel sahipleri veya bu işe heveslenenler artık, Airbnb yi istila eder oldu. Portekiz’ in genelinde de durum bu şekilde. Porto ‘ da kaldığımız ev 4-5 odadan oluşan ve her odanın farklı bir çifte kiralandığı “ev” idi. Ev sahibi çok çok iyi yerel tavsiyelerde bulundu ancak konforlu ve istediğimiz bir deneyim değildi diyebilirim. Airbnb ayarlayacaksanız mutlaka bunu ev sahibine sorun.
Porto ‘ da Ne Yapılır? Nerelere gidilir?
Porto gezimize bir akşam ve bir gün olmak üzere 1,5 günümüzü ayırdık. Eğer Porto’yu doya doya gezmek istiyor ve şehrin havasına girmek istiyorsanız bu birkaç gün yetersiz bir süre. En az 3-4 gününüzü ayırmanızı öneririm. (Örneğin Lizbon tatilinizden kısabilirsiniz)
Uçaktan indiğimiz andan Porto’ dan ayrılana kadar hep iyi kalpli, güler yüzlü yardım sever ve neşeli Portekiz insanıyla karşılaştık. Hatta insanlar, bilhassa göz temasından kaçınıyor. Sokaklar temiz ve güvenli. (geceleri de ) Biliyorum, bu oldukça kişisel bir yorum ancak bizde durum bu şekildeydi.
Bu noktada olumsuz birkaç konudan söz etmem gerekirse, “teenager”lar, küçük küçük çocuklar sokakta alenen uyuşturucu kullanıyor. 🙁 Üzücü bir durum. Eğer şehir içinde gezeceğim diyorsanız, daha önceden de uyardığım gibi yokuş çıkıp inmeye hazırlıklı olun.
Porto’ da neler yapılmalı? sorusunun cevabına geçelim. Madde madde Porto gezi rehberi hazırladım 🙂 Buyrun:
Duoro Nehri
Porto’ da nehir kenarında yürüyüşle gezmeye başlamak isteyebilirsiniz. Burda normal bir yaz günü bol turistle ve turistik aktivitelerle karşılaşacaksınız doğal olarak. Turistik lokantalar, publar , hediyelik eşya dükkanları vs.
Duoro Nehri turları da şehirde hemen farkedebileceğiniz ve bol turist çeken aktivitelerden. Köprü turları, üzüm bağları ve şarap kavlarıyla birleştirilen nehir turları mevcut. Eğer vaktiniz kısıtlıysa bir saat süren köprü turlarını tavsiye ederim. Fiyatlar 10-12 Euro aralığında değişiyor. Köprünün dibinde satış yerleri var.
Luis I Köprüsü
Gün batımında şehrin sembolü haline gelen Dom Luis Köprüsü’ ne mutlaka geçin. Poro ve Gaia şehrini bağlayan 385 metre uzunluğundaki bu köprünün müthiş bir manzarası var. Ayrıca köprüden atlayan ve bunun için para toplayan çocuk çeteleri de (mecazen – rio aklınıza gelmesin hemen:) mevcut
Porto Şarabı Tadımı Yapın
Porto gezi rehberinin en önemli tavsiyesi 🙂 Nehrin diğer kıyısında şarap kavları mevcut. Bu kavlarda turlar düzenleniyor. 5-6 Euro karşılığında şarap kavlarını gezip hatta 2 kadeh Porto şarabı tadabilirsiniz. Porto şarabı “oldukça” şekerli, tatlı.
Eğer şekerden hoşlanmıyorsanız, muhtemelen içemezsiniz. ancak eş dost için bu kavlardan şarap satın alabilirsiniz. Şarap fiyatları oldukça ucuz. Uygun demiyorum bildiğiniz ucuz. Biz Calem şarap evini gezdik. Şarap kavı gezisi deneyimi turistik deneyimler arasında ilk sıraya koyuyorum. Mutlaka yapın.
Tarihi Tramvaya Binin
Eski tramvaya 2,5 Euro karşılığında binebilir ve şehrin öbür ucuna yolculuk edebilirsiniz. Nehir boyunca devam eden tramvayda şehri fotoğraflayabilir, turistik bir deneyim yaşayabilirsiniz. Ancak tramvayda bazen sıra oluyor demedi demeyin.
Bisiklet Turu Yapın
Bunun dışında bisiklet kiralayıp gezmek, Porto’ da mutlaka yapılması gereken aktivitelerden diye söyleniyor. Nehir boyunca, özellikle tramvayın devam ettiği güzergah üzerinde bisiklet kiralayıp turlayabilirsiniz. Vaktiniz yeterliyse tavsiye edebilirim.
Teleferiğe Binin
Bir başka turist aktivitesi ise teleferiğe binip, şarap kavlarının olduğu bölgeden, şehri yukarıdan görebileceğiniz Gaia’ ya ulaşmak ( 5 Euro). 5 dakika süren bu yolculuk esnasında şehri Panaromik olarak görebilirsiniz. Ancak “mutlaka yapmanız gerekli” diyemeyeceğim.
Harry Potter Evi
Bir Harry Potter hayranı olmamama rağmen, sokakta karşılaştığım müthiş sırayla buranın önemini anlayabildim:) J.K Rowling, Harry Potter ve Felsefe Taşı‘ nı 1991-1993 yılları arasında Porto’ da yazmaya başlamış. Şehrin merkezinde bulunan Livraria Lello Bookstore, yazarın ilham kaynağı olmuş. Bu kitapçıda, 2. kattaki kafeye gelir ve mimariden, yapıdan, merdivenlerden esinlenip yazarmış. Bu kitapçıyı görünce, gerçekten sıradışı olduğunu farkedeceksiniz. ( Bu linkten daha detaylı bir analize sahip olabilirsiniz)
Kristal Saray Bahçesi
Konsertler,, etkinlikler ve spor aktivitelerinin de yapıldığı 1956 ‘ da düzenlenen bu parkta aynı zamanda Romantizm Müzesi‘ ne gidebilir, büyük kubbeli Kristal Sarayı‘ nı gezebilir veya inanılmaz manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.
Via Catarina Caddesi
Trafiğe tamamen kapatılmış caddede alışveriş yapabileceğiniz, hediyeler satın alabileceğiniz mağazalar bulunuyor. Bunun yanında, şehrin ünlü kafe ve lokantalarından bazıları da bu cadde üzerinde.
Jardim das Virtudes
Bu seçeneği bonus olarak sunuyorum. Blogların, rehberlerin neredeyse hiçbirinde bu öneriyi göremezsiniz 🙂 Bu parka gidip, gün batımında biranızı için, şarabınızı yudumlayın. Gelen insanlar genellikle 20 li yaşlarda. Müzik dinleyip, dans eden birbirine laf atan gençlerle kaynaşın.
Porto’ da Ne Yenir?
Porto’ ya geldiğimiz ilk akşam, yorgunluğunda verdiği tahammülsüzlükle, tavsiye üzerine, tren garının üzerindeki sokakta “tapabento” da yemek yedik. Oldukça kalabalık olan bu restoran, (yer bulmakta zorlandık) aynı zamanda – çok da olmasa- Portekiz standartarının üzerinde bir fiyat listesine sahip. Balık çorbası denedik ve çorbanın içinde kocaman bir ekmek vardı ve aşırı tuzluydu. (Kısacası biraz “over rated” bir mekan) Daha sonra Porto Nuts ta churros yedim. Hayatımda yediğim en kötü churros olabilir!
Ertesi sabah kalktığımızda, kahvaltımızı ilk gördüğümüz kafede(Porto Fofo) yaptık. Omlet, kahve, salata,pastel de nata .. 2 kişi 5.40 Euro. Daha ne olsun? Kahvaltı ederken muhtemelen yolun karşısında kuşları besleyen evsiz adamı göreceksiniz.
Sokaklarda gezip, şehrin yorucu yokuşlarında illallah demişken R. dos Caldeireirosda bulunan bir sandviç dükkanından söz etmek istiyorum. A Sandeira do Porto isimli bu ufak tefek dükkan belki de bölgenin en lezzetli sandviçlerine, salatalarına ve limonatasına sahip. Öğle vakti giderseniz çorba bulabilir ve menü alabilirsiniz. Mutlaka gidin derim.
Şehrin, bana abartılmış gelen, diğer bir kafesi, tarihi Majestic Cafe. İlk olarak ” elite cafe” olarak açılan bu mekan, adından da anlaşılacağı üzere ” elit” kesime hitap ediyormuş. Zaten mimariden, dekordan, garsonlardan bu iddayı hala görebiliyorsunuz. Kafeye girerken kapıda kaba saba bir adam sizi karşılıyor. Sırada kimi önce alıp almadığı belli değil. Ancak yine de, tarihi dokunun, mimarinin hatrına gidip birer kahve içebilirsiniz.
Akşam yemeği için, Douro Nehri’ ne bakan balık lokantalarını deneyebilirsiniz. ( bize aşırı turistik geldiği için denemedik) Ancak, bunun yanında şehrin caddelerinde olddukça güzel deniz ürünleri yapan salaş lokantalar bulunuyor. Daha mantıklı olabilir. Biz Picota Restaurant’ ta kalamar, cod fish yedik ve 1 litre sangria içtik. 22 Euro tuttu.
Son olarak gitmek istediğimiz ama gidemediğimiz bir lokantadan bahsedeyim. Belki siz gidersiniz. 7 Wonders isimli bu lokanta Jardim das Virtudes ‘ e yakın. Rezervasyon istiyorlar. Yemekleri hakkında bir fikrim yok ancak airbnb ev sahibimiz mutlaka gidin demişti.
Coimbra Gezisi
Sabah 08.30 da Porto’dan kalkan trene bindik ve saat 10.50 de Coimbra’ daydık. 2 tren istasyonu var: Coimbra A ve Coimbra B. Bunların arasında ücretsiz ulaşım var. Airbnb evimiz yine hostel çıktı. Otelde kalmamak ve bir ev deneyimi yaşamak istiyorsunuz ve hostelde konaklıyorsunuz (çok sinir bozucu bir durum) Yine de odamız güzeldi.
Huzurlu ve samimi Coimbra’ yı uzun uzun bir rehber gibi anlatamayacağım. “Bu şehre sadece 2 gün ayırın, üniversiteye gidin, bitti gitti” gibi şeyler de söylemek istemiyorum. Bu şehre biraz haksızlık yapmak gibi geliyor. Ancak yine de, sadece 1 gün kaldığımız Coimbra’ da neler yaptığımızdan söz edeyim.
Şehir turuna çıkmadan önce gördüğümüz ilk lokantaya giriyoruz. Moinho Velho. Burası biraz esnaf lokantası gibi. Balık, fasülye, brüksel lahanası yiyoruz. Coimbra’ da fiyatlar Portekiz standardında çok da ucuz değil. Zaman harcamadan yola çıkıyoruz. Hedefimiz Coimbra Üniversitesi.
Avrupa ve Dünya’ nın en eski üniversitelerinden biri olması Coimbra Üniversitesi‘ ni “mutlaka görülmesi gerekenler” listesine sokuyor. 1290 yılında kurulmuş okulda, 8 fakülte bulunuyor. Oldukça geniş bir alan üzerine kurulu okula ulaşmak biraz yokuş ve merdiven çıkmayı gerektiriyor.
Sonunda üniversitenin olduğu bölgeye geliyoruz. Yazın gezdiğimiz için, yeni mezun öğrenciler mezuniyet törenleri için kartpostal satıp para topluyor. Biz de bir tane alıyoruz. Coimbra Üniversitesi’ ni gezmek parayla. Hem de az buz değil. Binalara- fakültelere göre üniversiteyi gezmek 7 Euro ve 15 Euro arasında değişiyor. Eğer dünyanın en eski kütüphanelerinden birini görmek istiyorsanız 15 Euro vermeniz gerekecek. ( resmen para tuzağı 🙂
Ancak okulu gezmeye başladığınızda ” acaba bu kadar para vermeme değdi mi?” tereddütü yok oluyor gibi. Gezide rektör odası, savunma odası, hatta akademik suçlular hapisanesini görebiliyorsunuz. Özellikle kütüphanede gezerken bilmemkaç yüzyıllık kitaplara ve raflardaki muntazam dizilişine, binaların süslemelerine bakarken kendinizden geçiyorsunuz. Burada önemli bir uyarı yapayım: kütüphanede fotoğraf çekmek yasak.
Üniversiteden çıkıyoruz ve yağmur başlıyor. Hızlı adımlarla yürüyoruz ve aşağı, şehir merkezine doğru inerken, muhtemelen üniversiteye dahil olan bir kafeteryaya giriyoruz. Mükemmel bir orman manzarası, oldukça geniş bir balkonu var. Hatta espresso bile var. Burada kitaplarımızı açıyoruz ; yağmur sesi ve büyüleyici manzara eşliğinde biraz soluklanıyoruz.
Zamanımız da olmadığı için, foursquare den en yüksek puan alan lokantaya bakıp, kendimizi Tapas Nas Costas’ a atıyoruz. Burada tapas lar çok çok küçük ve çok pahalı. ( 3 dilim patlıcan ve 2 dilim peynir 10 euro) Bir Portekiz klasiğimiz olan dev bir sürahi sangriayı iştahla içiyoruz.( Porto’ dan Evora ‘ ya kadar neredeyse her şehirde ve her gün litrelerce sangria ♥) Nihayet yağmur dindiyse şehirde turlayabiliriz.( tabii hava karardı kararacak)
Şehrin en işlek caddesi olan Deskadas Caddesi’ ne iniyoruz. Tabii heryer kapanmış. Ancak avare avare dolaşırken bir de ne görelim; Soğan Festivali( sadece yarım saat sonra başlıyor) Hazırlıklar yapılmış . Bir sahne kurulmuş, yiyecek satan kulübeler açılmış. Heyecanla gidip birer sandalye bulup, festivalin başlamasını bekliyoruz. Beklerken bir tabak salyangoz, sardalyalı ekmek ve 1 litre sangria alıyoruz.
Çok geçmeden akordeonlu amcalar sahneye çıkıyor. 8 kişilik bir orkestra. Aralarında 1-2 tane genç çocuk var. Şahane bir müzik. Çok geçmeden izleyiciler kalkıp dans etmeye başlıyor. ( Aşağıdaki videodan da görebilirsiniz) Eğer Ağustos’ ta denk gelirseniz mutlaka uğrayın.
Porto gezi rehberini ve Coimbra’ yı kısaca toparlamam gerekirse, Porto’ ya 4-5 gün ayırdığınız takdirde – hava şartları da müsade ederse- Dünya ‘ nın en mutlu insanlarından olabilirsiniz. Yapılacak birsürü aktivite, güzel yemekler, sanatsal sokaklar.. Coimbra ise tam bir huzur şehri. Eğer öğrenci değilseniz , ev partilerinden, sokak partilerine koşmuyorsanız ve yine de gece hayatı istiyorsanız Coimbra pek size göre olmayabilir.
Can Marangoz
1 Comment