Renklere aşıksanız, sonbaharın ve kış mevsiminin ne kadar muhteşem bir mefhum olduğunu uzun uzun düşünmüşsünüzdür. Eğer ada ziyaretlerini de seviyorsanız ve Gökçeada da sizin için gidilebilecek en güzel adaysa bu mevsimle Gökçeada ikilisinin buluşmasına bayılacaksınız demektir.
Hiç kuşkusuz, çoğu kişi Gökçeada gezisi için en uygun mevsimin yaz olduğunu düşünür. Ancak adanın sakinliğinin ve doğadaki renklerin güzelliğinin bu mevsimde, sonbahardan kışa dönerken yapılacak bir ada ziyaretini ziyadesiyle eşsiz kılacağına emin olabilirsiniz. Yeri gelmişken, yaz mevsiminde Ada’da yapılacakları bu yazımızda bulabilirsiniz.
Kabul, kışın Gökçeada rotasında deniz yok. Ama bütün hücrelerinin aynı anda nefes aldığını fark edince insan, bu kadar oksijeni ne yapacağını şaşırıyor. Ne kadar açılabiliyorsa, bilincinin o kadar açıldığını hissediyor. Adanın masallaşmış her köşesinde gördüğü renkler karşısında ya şaşkınlıktan ne yapacağını şaşırıyor ya da teslim olup sakin sakin büyüleniyor.
Gökçeada yeni yeni gezginlerin gözdesi olmaya başladı. Dolayısıyla, yaz mevsimi için dahi Ada ile ilgili içeriklere ulaşmakta güçlük çekebiliyoruz. İçinde bulunduğumuz mevsim için ise Ada hakkında hemen hemen hiçbir bilgilendirici yazıya ulaşamıyoruz maalesef. Peki umutsuzluğa kapılıyor muyuz? Tabii ki hayır; çünkü bu Gökçeada gezisi yazısında tam olarak bu boşluğun kapatılması hedefleniyor.
Şu ana kadar, giriş yazısından ve övgülerimizden etkilenip ikna olduk ve Ada’ya doğru yola çıktık diyelim. Bu mevsimde bizi adada ne bekliyor? Bavulumuza koyacağımız eşyalardan tutun, kış mevsiminde Gökçeada keşfimiz esnasında dikkat edilmesi gereken küçük detaylara kadar bildiklerimizi paylaştığımız bu yazımızda, işinize yarayacak birçok bilgiye ulaşabileceksiniz. Girizgahımı daha fazla uzatmıyorum ve hemen anlatıyorum:
GÖKÇEADA BAVULUMUZDA NE OLMALI?
- Gökçeada’nın renklerine aldandık ve düştük yollara… Bu nedenle gezimizi ölümsüzleştirecek ne var ne yok yanımıza almakta fayda var. Tepelerde, köylerde ikindi güneşinin en parlak haliylekarşılaşmanız ve dolayısıyla cep telefonlarınızın kameralarını yetersiz bulmanız olası. Bu nedenle profesyonel kameralarınızı da yanınıza almanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Zira kış mevsiminde karşılaşacağınız Ada, bütün birikmiş güzelliğini size sunacak. Siz de her detayı kaydetmek isteyeceksiniz.
- Yaz mevsiminde, deniz tatillerinde bavul hazırlamanın oldukça pratik bir standardı var. Yanımıza en fazla şnorkel veya deniz gözlüğü almamız gerekiyor. Bu mevsimde ise gideceğimiz destinasyonun iklim ve coğrafi özelliklerini bilmekseyahatimizin konforunu arttırmak için en önemli etken.
Daha önce Gökçeada’ya giden gezginlerin mutlaka dikkatini çekmiştir; Gökçeada rüzgârıyla ünlüdür. Rumca adı İmroz’dur ve “rüzgarlı ada” demektir. Yaz mevsiminde dahi kendini size iyiden iyiye hissettiren, akşamları ürperten bu rüzgar bu mevsimde iyiden iyiye coşmuş olur. Bu nedenle, eğer varsa rüzgarlığınızı, yoksa rüzgar kesebilecek nitelikteki kıyafetlerinizi mutlaka almalısınız. Merak etmeyin, rüzgarlıkla veya yeterince kalın, koruyucu kıyafetlerle baş edemeyeceğiniz sertlikte bir rüzgarla karşılaşmayacaksınız.
- Yaz mevsiminde yapılacak ve büyük olasılıkla deniz odaklı icra edilecek bir Gökçeada gezisinin aksine, bu mevsimde yapacağınız geziniz yürüyüş odaklı olacak. Eğer özellikle estetik olarak gözü doyuran ve insan nüfusunun seyrek olduğu açık hava mekanlarında fotoğraf çekmeyi seviyorsanız, Ada size çok cömert davranacak ve siz de her köşenin resmini çekmek isteyeceksiniz. Dolayısıyla bol bol yürüyeceksiniz.
En rahat, en hafif ayakkabılarınız hangisiyse mutlaka yanınıza alın. Zira, yaz mevsiminde çok kalabalık görerek keşfetmekten vazgeçtiğiniz sokakların her köşesinde bulunmak isteyeceksiniz.
- Yine daha önce gidenlerin çok iyi bildiği gibi, Ada’da yaz mevsiminde dahi çok fazla ışık kirliliği yoktur. Bu nedenle de gökyüzü bulutsuz olan her gece karnaval gibidir, Ada ziyaretçilerine görsel bir şölen sunar.
Kış mevsiminde, sezonunda dahi çok az olan suni ışık varlığı çok daha azalır. Bu nedenle, özellikle hava açıksa, asla unutamayacağınız bir gökyüzü sizi bekliyor olacak. Ada rüzgarı size galip gelinceye dek izlemek isteyeceksiniz. Bu nedenle, eğer elinizde mevcutsa, teleskopunuzu da mutlaka yanınızda götürmenizi öneriyorum. Basit bir teleskopla bile tatminkâr bir gözlem yapma fırsatı bulabilirsiniz.
GÖKÇEADA’YA ULAŞIM
Her ne kadar çok uzakmış gibi görünse de Gökçeada’ya İstanbul’dan ulaşım çok kolay. İstanbul’un batı çıkışından çıktıktan sonra Kuzey Marmara boyunca Kabatepe’ye kadar, yaklaşık 300-320 km gidiyoruz. Kabatepe-Gökçeada arası 1 saatlik bir yolculuğun sonunda Ada’ya ulaşmış oluyoruz.
Uzun lafın kısası, Gökçeada’ya ulaşımımız, yaz mevsiminde yapılan bir Ada yolculuğundan çok farklı olmayacak aslında. Ancak mevsimsel olarak nelere dikkat etmeliyiz sorusunun cevabını aşağıda maddeler halinde sıraladım.
1) Ada’da yalnızca bir gün geçirmiş bir insana dahi sorsanız, size adaya araba ya da motor ile gitmenin elzem olduğunu söyleyecektir. Ada içi ulaşım hala sıkıntılı bir durum maalesef. Yüzölçümü bakımından çok geniş olmasına rağmen sezon dışı nüfusu çok az olduğu için toplu taşımacılığın çok geliştiğini söyleyemeyiz. Yaz mevsiminde dahi sınırlı olan ada içi toplu taşıma seferleri kış mevsiminde ziyadesiyle azalıyor. Bu nedenle Gökçeada gezisi özel araçla yapılınca oldukça konforlu hale geliyor.
Yaz mevsiminde motorun da aynı konforu sağladığını söyleyebiliriz. Ancak kış mevsimi için seyahatinizi kolaylaştırmayacağını düşünüyorum. Yukarıda da bahsettiğim gibi, Ada’ya kadim zamanlarda adını vermiş olan meşhur rüzgarı da bu zannımı destekliyor zaten.
2) Gökçeada’ya ulaşım yaz mevsiminde Kabatepe veya Çanakkale üzerinden feribot seferleri ile sağlanır; kış tarifesinde ise sadece Kabatepe üzerinden Ada’ya feribot seferleri bulunur. Ancak, feribot sefer saatleri mevsimsel olarak farklılık gösterir. Özellikle kış mevsimi tarifesinde, sefer saatleri hava koşullarına göre sürekli olarak güncellenir. Bu nedenle, kış mevsiminde Gökçeada ziyareti için feribot seferlerini düzenleyen Gestaş’ın sitesini, yolculuğa çıkacağımız gün dahil sürekli kontrol etmekte fayda var.
Herhangi bir olumsuz hava koşulu olmaması halinde mevut kış tarifesine göre feribot sefer saatleri şu şekilde:
Kabatepe-Gökçeada: 09.00, 15.00, 20.00
Gökçeada – Kabatepe: 07.00, 13.00, 18.00
3) Yaz mevsiminde oluşan uzun araç kuyruklarının aksine, bu mevsimde çok daha rahat bir yolculuk yapacaksınız. Yolculuğunuz boyunca yalnızca Ada sakinleri ve sizin gibi maceraperest ruhlarla karşılaşacaksınız. Dolayısıyla saatler öncesinden gidip feribot seferleri için araç kuyruğuna girmenize gerek yok. Feribot saatinde Kabatepe’de olduğunuz takdirde oldukça rahat bir şekilde feribotta yer bulacağınıza emin olabilirsiniz.
KIŞ MEVSİMİNDE GÖKÇEADA’DA NEREDE KONAKLAYABİLİRİZ?
Gökçeada için “citta slow dediğimiz olgunun memleketimizde vücut bulmuş hali yorumumuza ‘abartıyorsunuz!’ diyenler el kaldırsın desek, ortada hiç el göremeyiz herhalde. Dolayısıyla sadece sakinliği seven tatilcilerin mekanıdır Gökçeada. Yurdumuzun hareketsever nüfusunu göz önünde bulundurunca, yaz mevsiminde dahi Gökçeada’da konaklama konusunda pek sıkıntı çekmeyecek oluşunuzu anlarsınız.
Neredeyse sadece, bayram tatili gibi ulusal tatil ilan edildiği zamanlarda, gözde tatil beldeleri tam doluluk oranına ulaşınca Gökçeada’da konaklamak için yer bulmak zorlaşır. Dolayısıyla birçok konaklama tesisinde yer bulabileceğinize eminim.
Yine de, sezon dışı çalışmayan konaklama tesislerinin de olduğunu göz önünde bulundurarak, gitmeden önce mutlaka konaklamayı düşündüğünüz tesisle iletişime geçmenizi salık veriyorum. Merkezdeki otellerin birçoğunu da sene boyunca açık bulacağınızı belirteyim.
Bir de küçük sır: Gökçeada’nın ruhunu en şahane şekilde yansıtan eski Rum tarzı mimariye sahip birçok otelin fiyatı bu mevsimde cep yakmayacak bir hale bürünüyor. O halde, neden bu gezimizi estetik açıdan ruhumuzu doyuran Rum tarzı taş evlerden devşirme otellerde konaklayarak taçlandırmayalım, değil mi?
Birkaç tane öneri:
Zeydali Otel: Zeytinli Köy No: 168. Gökçeada – 0286 887 3707
Aliş Otel: Kaleköy / Gökçeada – 0286 887 33 50
Meydani Otel: Gökçeada Merkez – 0286 888 00 10
KIŞIN GÖKÇEADA GEZİSİNDE NELER YAPABİLİRİZ?
Kışın Gökçeada gezisinde, renklere olan aşk bambaşkadır. Doğru zamanda yola düşülürse, gezgin sonuca odaklanmaz, süreçten keyif almaya başlar. Bu mevsimde yapılacak bir Ada ziyareti tam da bunu vadediyor. Yolda olmayı hedefe varmaktan daha çekici hale getiriyor. Tabii ki yolun cazibesine fazla kapılıp amacımızdan şaşmıyoruz.
Amacımız, en dinlendirici haliyle birkaç günlüğüne az insanı ve uykuya dalmış doğasıyla Gökçeada’nın tadını çıkarmak. O zaman yapılacak en güzel aktivitelerimize şöyle bir göz atalım.
Fakat ondan önce hemen hatırlatalım, daha önceki Gökçeada yazımızda da belirtildiği üzere, Gökçeada değil sadece kış zamanı, yılın hiçbir mevsiminde lüks ve fazla tüketim için uygun bir yer değil. Gidince göreceksiniz, Ada tüm dokusuyla, bütün hücreleriyle lüksü ve beş yıldızlı tatilciliği reddetmiş. Bu nedenle bu tür beklentileri olan gezginlerin hiçbir mevsimde kesinlikle tercih etmemesi gereken bir yer olduğunu düşünüyorum.
Bol bol dinlenmek ve uzun doğa yürüyüşleri yapmak amacıyla çıktığımız yolculuğumuzda elbette sabit durmayacağız. Ada bize kendini tüm gerçekliğiyle öyle bir anlatacak ki, istesek de yerimizde duramayacağız zaten. Kuytuda köşede ne kaldıysa hepsini keşfetmek isteyeceğiz. Ada’nın meşhur yabani keçilerini bile daha insan canlısı göreceksiniz. Onlar gibi seke seke Gökçeada’yı gezmek, fethetmek isteyeceksiniz. Bakın, böyle:
Ya da böyle:
O halde kışın Gökçeada gezisinde yapılacak en güzel aktivitelere göz atalım.
- Bir kere bu Ada ziyaretiniz çok aktif bir ziyaret olmayacağını bilmelisiniz; zira güney illerindeki birçok beldenin aksine Ada’da sezon çok çabuk kapanır. Daha Eylül ayında sezonluk yerlerin tamamına yakını çoktan kapanmış olur. Bu sebeple, yemek yiyeceğiniz veya konaklayacağınız yerler sınırlıdır. Bunu bilerek gitmekte fayda var. Ama aç kalmazsınız, merak etmeyin .
Hiç kapanmayan yerler var tabii ki. Düzenli Ada ziyareti yapan gezginler bilir, ilçe merkezindeki Meydani Pastanesi son zamanlarda ek olarak lokantacılık hizmeti de vermeye başladı. Tabldot usulü servis edilen ev yemekleri en az bademli ada kurabiyeleri kadar lezzetli.
Meydani’nin yani sıra merkezde birçok lokantayı açık bulacaksınız, hiç endişelenmeyin. Müdavimiyseniz eğer, Ecem Mantı da tüm yıl müşterilerine hizmet veriyor.
Dört mevsim Ada ziyareti yapan birisi olarak, Mustafa’nın Kayfesi’ne uğramadığım bir Gökçeada gezisi düşünemiyorum. Mustafa’nın Kayfesi’nde kahvaltınız, mevsim ne olursa olsun sizi bekliyor olacak. Yine aynı lezzetteki zeytini, tereyağını, peyniri bulabileceksiniz. Yalnız tek bir farkla. Bu sefer dibek kahveleriniz ve sakızlı muhallebilerinizle dışarıda değil, içeride, soba başında keyifleniyor olacaksınız.
Kahvaltıyı Mustafa’nın Kayfesi’nde yaptık diyelim. Güneşi Kaleköy’de batırmak istiyorsak, tekrar güne başladığımız yere döneceğiz demektir. Aradaki zaman dilimini, kısa günleri de göz önünde bulundurarak en iyi şekilde değerlendirmeliyiz. İkinci, üçüncü ve dördüncü maddeler de tam olarak bunu, yani gündüzü en verimli şekilde tamamlayacak aktiviteleri önermeyi hedefliyor.
- Bu mevsimde Ada’nın tüm köyleri en yalın haline bürünür.Her biri ayrı birer öykü olan köyler daha önce hiç görmediğiniz kadar cömertçe sunacak size tüm sırlarını. Kesinlikle kalabalıkla karşılaşmayacaksınız. Tüm yazlıkçılar ve tatilciler çoktan dönmüş olacak. Yalnızca tüm yıl Ada’da yaşayan Ada sakinleri ve huzurun peşine düşmüş siz…
Yukarıda belirttiğimiz gibi, Gökçeada’ya arabayla gitmek birçok şeyi kolaylaştırır; arabasız olarak gideceğiniz diğer tatil beldelerine nazaran Gökçeada gezisinde arabaya çok daha fazla ihtiyaç duyarsınız. Arabanız bu sefer sizi otel-plaj arası değil, köy köy gezdirecek.
Biliyorum ki, yazın bu köylerin tadına yeterince varamadınız, plaj dönüşü şöyle bir uğradınız. Bademli’de çamaşırhanenin yanı başındaki ulu çınarın gölgesinde gökyüzünü ve sonsuzca uzanan ovayı izleme fırsatı bulamadınız. Dereköy’de terkedilmiş evler arasında doya doya dolaşamadınız. Zeytinli’de yamaca aracınızı parkedip vadiyi uzun uzun izleyemediniz, hayal kuramadınız. Kaleköy’ün dar sokaklarını keşfe çıkamadınız. Ada’yı yeterince dinleyemediniz.
Kısacası, güz veya kış döneminde yaptığınız Ada ziyaretiniz, Ada’yı keşfe çıktığınız yürüyüşlerle dolu olacak. Bu nedenle, rahat ayakkabılar seçmeyi unutmamakta fayda var.
- Sakın deniz mevsimi değil diyerek sahilleri dolaşmamazlık etmeyin. Özellikle hava güneşliyse, Yıldız Koy, size yazın asla göstermediği ya da kalabalıktan sizin seçemediğiniz renklerini sunacak: bu sefer sadece turkuaz değil, Yıldız Koy’a petrol mavisinin, lacivertin de ne kadar yakıştığını göreceksiniz. Evet, kış mevsiminde Yıldız Koy’da mavinin lacivert-yeşil arası bir sürü tonunu daha net görebiliyor olacaksınız. Üstelik hava rüzgarlı olmasına rağmen suyun yaz mevsimindeki kadar bulanık olmadığını da fark edeceksiniz. Hatta, su büyük olasılıkla cam gibi olacak ve içmek isteyeceksiniz.
Eğer hava bulanıksa umutsuzluğa kapılmıyoruz. Nedendir, bilmiyorum ama bulanık havalarda Yıldız Koy tuhaf bir haşmete sahip oluyor. Yine, bir süre izlemekten alıkoyamıyor insan kendisini.
Koy etrafındaki doğal oluşum minik havuzcuklara yaklaşırsanız, çeşit çeşit deniz canlısını doğal ortamında ve suya girmenize gerek kalmadan görme fırsatı bulabileceksiniz. Deniz minarelerinin, istiridyelerin, deniz kestanelerinin yakın plan fotoğrafını çekebileceksiniz.
- Gökçeada gezisinde yapılmadan dönülmemesi gerekenlerden birisi de Kaleköy’de güneşi batırmak. Gündüzün son çeyreğinin, yani ikindi vakti ile gün batımı arasında kalan zaman diliminin dünyanın her yerinde, tüm zamanlarda çok tatlı olduğunu düşünürüm ben. Kış güneşini Kaleköy’de batırınca ne demek istediğimi anlayacaksınız. Güneş bu mevsimde Kaleköy’de yaz mevsiminden daha güzel ve bu sefer sizinle birlikte yalnızca birkaç gezgin için batıyor olacak.
Mutlaka kalın giyinmenizi tavsiye ediyorum. Rüzgar düşündüğünüzden daha kuvvetli esiyor olacak. Bu arada, Mustafa’nın Kayfesi’nde yediğim sakızlı muhallebi beni kesmiyor, Madam’ın Kahvesi’ne uğramadan asla dönemem diyorsanız, gitmeden önce telefonla arayıp açık olup olmadığı hakkında bilgi almakta fayda var.
- Eğer teleskobunuzu yanınıza aldıysanız, muhteşem gökyüzünün size sunacakları için sabırsızlanıyorsunuz demektir. Türkiye’de en güzel amatör gözlemin yapılabileceği yerlerden birindesiniz.
Yarı profesyonel kameramızla uzun pozlama yaparak çektiğimiz amatör gökyüzü resmimizi de şöyle koyalım:
Tüm sene az olan ışık kirliliğinin bu mevsimde çok daha azaldığını söylemiştim. Eğer kuytuda bir yer de bulursanız, ki hiç zorlanacağınızı sanmıyorum, bayram edeceksiniz demektir. Üşüyene kadar, saatlerce hayal kurmak isteyeceksiniz. Gökyüzü o kadar parlak olacak ki “Burada bir yerlerde kesinlikle Aurora olmalı, ama ben göremiyorum” diye düşüneceksiniz.
Malum, gecelerin en uzun olduğu zamanlarındayız yılın. Bu nedenle çok fazla yıldız doğup batacak. Birçok gezegeni çıplak gözle dahi fark edebileceksiniz. Eğer merakınız varsa, Sky Guide gibi bir uygulama yardımıyla yıldızların doğma ve batma zamanlarını takip edebilirsiniz.
- Gitmişken Ada’ya yeni açılan sabun atölyesini ziyaret etmeden dönmeyin. Özellikle kahverengi vanilya sabunundan senelik stok yapın. Asla pişman olmayacaksınız. Zaten, alışveriş yapmasanız bile, atölyeye girince çıkmak istemeyeceksiniz.
ADA GEZİSİNDE BUNLARI UNUTMAYIN
- Tekrar hatırlatmakta fayda var. Eğer bu mevsimde bir ada ziyareti düzenlemeyi düşünüyorsanız, yolculuğunuz öncesinde mutlaka feribot sefer saatlerini kontrol edin. Yaz-kış farklı tarifelerin bulunduğunu, kış mevsiminde hava koşullarına göre tarifelerin yeniden düzenlenebildiğini unutmayın.
- Size daha önce zeytinyağının en hasının, en güzelinin, en tazesinin tam olarak bu zamanda üretildiğini söyleyen oldu mu? Eğer olduysa da bu bilgiyi neden tazelemeyelim? Zeytinin ve zeytinyağının en güzel olduğu zamanlarındayız yılın. Ada üretimi yağ ve zeytin stoğunuzu yapmayı unutmayın. Hafif zeytinyağı severler için gönül rahatlığıyla ilçe merkezinde bulunan Elta Ada üretimi zeytinyağını tavsiye edebilirim.
- Dönüşte Gelibolu’ya uğrayacak fırsat bulursanız, Gelibolu Mevlevihanesi‘ni görmeden dönmeyin. İçeri girmeseniz bile, en azından Mevlevihane’nin merdivenlerine bakın. Kavisli yapıları seviyorsanız, görünce ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Yazıyı bitirirken yeniden belirtelim: Kış mevsiminde Gökçeada’ya kaçmak, Ada tutkunlarının vazgeçemedikleri bir yolculuktur. Doğayı, doğanın çeşit çeşit hallerini, fotoğraf çekmeyi, yürüyüş yapmayı sevenleri de ziyadesiyle mutlu eder. Yine de ne olursa olsun Gökçeada’yı yaz mevsiminde görmek istiyorsanız, seyahatiniz öncesi şu yazımıza göz atmanızı öneriyorum.
Mutlu geziler!