Bir seyahatin en eğlenceli kısımlarından biri planlama aşamasıdır benim için. Bir de gideceğimiz yere “google maps” açıp rastgele karar veriyorsak tadından yenmez. Kenya’ya gitme kararı da tam olarak bu şekilde ortaya çıktı. Hedef Afrika, niyetimiz Safari, biletler de (nasıl olduysa) uygun… al gitsin! Gerisine bakarız… Nasıl mı? Şöyle anlatayım;
Biletleri aldıktan sonra hem Türkiye’de, hem Birleşik Arap Emirlikleri’nde hem de Kenya’da bir kaç firmadan teklif aldık. Safari biraz pahalı bir seyahat olduğu için bütün teklifleri otelinden safari aracına varıncaya kadar detaylı bir şekilde inceledik. Ve en sonunda Kenya’dan bir operatöre karar kıldık.
Sistem kısaca şöyle işliyor; siz ne kadar kalacağınızı, yaklaşık bütçenizi, nasıl bir araç istediğinizi (özel ya da paylaşımlı) ve neler yapmak istediğinizi firmaya söylüyorsunuz onlar da size uygun bir plan hazırlıyor.
Biz 2 kişi için, özel 4×4 araçla 5 günlük bir plan istedik. Genellikle paketler Kenya’da gezilecek yerleri, konaklamanızı, 3 öğün yemeğinizi, ulaşımınızı ve bütün ulusal park giriş ücretlerini içeriyor. Böyle bir paket bize kişi başı 2000 dolara mal oldu (Kenya uçuşumuz hariç)
Kenya gezimiz ne kadara mal olduğunu söyledikten sonra gelelim Kenya’ da gezilecek yerlere ve safari rehberine, Ancak başlamadan;
Kenya’da Safari hakkında bilmeniz gerekenler (Safari lügatı)
Safari nedir, ne değildir?: Sözlük olarak ilk anlamı “toplu olarak vahşi hayvan avına çıkmak” olsa da siz aldırış etmeyin.Safari; vahşi hayatı yerinde görmek için yapılan, heyecan verici ve hatta büyüleyici, on numara bir aktivitedir. Ama biraz tuzludur.
Tehlikeli midir?: Vahşi hayatta olmanın getirdiği riskler var tabi ki. Ama kurallara uyarak bunları minimize ediyorsunuz. Örneğin; araçtan hiçbir şekilde inmemek, yüksek sesle konuşmamak bunlardan bir kaçı. Diğer yandan herhangi bir acil durumda tüm araçlarda telsiz mevcut. Bütün rehberler buradan haberleşiyor gün boyunca.
National Reserve: Devlet tarafından vahşi hayatın korunduğu, belirli kuralları olan ve kimisinde safari yapılabilen milli parklar.
Conservancy: Bunlar da yine vahşi hayatın korunduğu fakat özel mülkiyet şeklinde olan parklardır. Buralarda da safari yapmak mümkün ama genellikle daha lüks ve pahalı konaklama seçenekleri sunuluyor.
Game Drive: Kenya’da Safari yapmak için 4×4 veya benzer araçlarla çıktığınız tura verilen ad. Gün içerisinde genellikle iki şekilde yapılabiliyor; ya sabah 9 civarı çıkıp akşam 4 gibi dönülen tam gün “game drive” ya da sabah 6 ila 9 arası ve öğleden sonra 2 ila 6 arası olacak şekilde ikiye bölünmüş “game drive”. Tam gün çıkmanız durumunda yanınıza öğle yemeğinizi almanız gerekiyor. Bunun için genellikle oteliniz size “meal box” hazırlıyor.
Big 5: Aslan, Leopar, Fil, Buffalo ve Gergedan’dan oluşan Afrika’nın büyük beşlisi. Bunları hepsini gördüğünüz an “Big 5” tamamlanmış oluyor.
Kenya’da Safari’nin Olmazsa Olmazları:
- Seyahat öncesi sarı humma ve sıtma asıları ve aşı kartı (Türkiye’de Seyahat Sağlık Merkezlerinde bedavaya yaptırabilirsiniz)
- Haki veya bej renk çok cepli safari gömleği ve rahat pantolon
- Suya çamura dayanıklı, rahat bir çift ayakkabı
- Gece soğuk olma ihtimaline karşı bir kazak ya da polar
- Güneşten korunmak için şapka ve koruyucu krem
- Adele gevşetici krem ve kas ağrısı kesici (Voltaren tadında şeyler iyi olur. Safari ve Kenya’nın yolları yorucu)
- Profesyonel / yarı profesyonel fotoğraf makinesi (Gitmeden iyi ki almışım, akıllı telefonla olacak iş değil)
- En önemlisi; sizi iyi yönlendirebilen bir tur şirketi ve tecrübeli, aslanın filin kokusunu 1 km öteden alabilen bir rehber
- Son olarak kafa dengi bir seyahat arkadaşı
Ayrıca bir gezginin çantasında neler olmalı, bavul hazırlama rehberimize göz atabilirsiniz.
Kenya’da Safari için en doğru zaman:
Kenya’ da Safari’yi safari yapan en önemli unsurlardan biri ne kadar çok çeşit vahşi hayvanı yakından görebileceğinizdir. Bu yüzden safari seyahatinizi hayvanların göç mevsimine denk getirmek yapılacak en doğru tercihtir ki bu da Kenya için genellikle Eylül ayına denk gelmektedir. Haliyle biz de büyüklerimizi dinledik Eylül’de gittik.
Kenya için Vize gerekiyor mu?
Kenya gezi rehberi dahilinde önemli bir konu. Türk vatandaşlarına kapıda vize veriliyor, önceden herhangi bir işlem yapmanıza gerek yok. Sanırım artık e-visa opsiyonu da var. Bu link faydalı olabilir: http://www.mfa.gov.tr/kenya-seyahat-edecek-türk-vatandaşlarının-dikkatine.tr.mfa
Kenya’ da Ne Kadar Kalsak Yeter?
Kurumsal köleler olarak ben ve arkadaşım toplam 6 gün izin alabilmiştik ve Kenya seyahatimizde gezilecek yerleri ve safari planlarımızı buna göre planladık. Doğrusu tam tadındaydı. Çünkü son 1-2 gün yorulmaya başladığınızı hissediyorsunuz. Daha uzun kalıp zevk alanlar da var ama bence 5-6 gün ideal. Bu süre zarfında Kenya’da gezilecek yerleri tamamlayabilirsiniz
Kenya’ da Nerede Kalınır?
Konaklama konusunda tur operatörünün yönlendirmesi önemli. Ortalama otellerden süper lüks otellere bir çok opsiyon mevcut. Biz Sarova Otel zincirine ait otellerde kaldık ve gayet iyiydi. Ama isterseniz Richard Brenson’ın (Virgin Holding CEO’su) otelinde kalıp ultra lüks bir safari deneyimi de yaşayabilirsiniz.
Hareket Zamanı… Kenya’da Gezilecek Yerler
Biletler hazır, planlar yapıldı, takım taklavat tamam, Kenya’ da gezilecek yerler belli… O zaman? “Cabin crew cross check” İstikamet Nairobi.
İlk gün… Nairobi
İlkler hep önemlidir. İlke defa Afrika’ya ayak basıyoruz, heyecanlıyız. Akşam 8 civarı Nairobi’ye indik. Girişte “KARIBU” yani “Hoşgeldiniz” yazıları ve biraz uzun bir pasaport kuyruğu karşıladı bizi ama Allah’tan çok da sürmedi. Sonrasında; önümüzdeki 5 günün kahramanı olacağanı henüz bilmediğimiz Kenya gezi rehberimiz Noa bizi karşıladı ve Nairobi’de geceyi geçireceğimiz otele yerleştirdi. (Sarova Panafric Hotel)
İkinci gün… Lake Nakuru, Rift Vadisi ve Big 5 !
Nairobi şehir turunu son güne planladığımız için sabah erkenden Lake Nakuru’ya doğru yola koyulduk. Yola çıktığımız andan itibaren herşey çok ilgi çekici gelmeye başlamıştı bile.
Nairobi’nin caddelerinden geçerek şehir dışına çıkmaya başladığımızda, kendimi çoktan Coşkun Aral hissiyatına kaptırmışım. Yol boyunca; İsrail’den Mozambik’e uzanan muhteşem Rift Vadisi’ni ve ikinci dünya savaşında Kenya’da tutulmuş İtalyan savaş esirlerinin inşa ettiği kiliseyi görme şansını bulduk.
Nakuru’ya yolu yarılamışken, aynı güzergahtaki Naivasha Gölü’nde kayık turu için durduk. Burası su aygırı ve envai çeşit kuş görmek için harika bir yer. Oldukça eski ama fazlasıyla iş gören tahta bir kayıkla göle vurduk bir saatliğine kendimizi. Bol bol resim çektik, doğayı, suyun sesini dinledik ve bu güzel terapinin ardından tekrar Nakuru’ya doğru yola koyulduk.
Kayık turuyla beraber yaklaşık dört buçuk saatlik bir yolculuğun ardından Lake Nakuru’ya vardık. Hızlıca otele yerleşip, enerji toplayıp ilk “game drive” imiz için hazırlandık ve vahşi hayata bıraktık kendimizi (4×4’un içinden tabi ☺).
(Kısa bir not; Kenya’nın farklı bölgelerinde farklı vahşi hayvanlar bulunuyor. Örneğin Lake Nakuru ve civarı; su aygırları, binbir çeşit kuşları, flamingoları ve gergedanlarıyla meşhur.Tabi diğer vahşi hayvanlara da rastlamanız mümkün.)
Şansımıza ilk “game drive” ımızda gergedan, flamingo, zürafa, buffalo, zebra, babun, yavru ceylanlar ve kralımız aslanı görebildik. Gergedanlar ve kuşlar biraz uzaktaydı, anca dürbünle detaylı görebiliyorsunuz ama diğerlerinin baya yakınından geçtik ve çok heyecanlıydı. Bildiğin Nat Geo’nun tam ortasındayız. Ardından; “Big 5” tan gergedan, buffalo ve aslanı ilk günden görmüş olmanın verdiği gururla geceyi geçirmek için otelimize döndük.
Üçüncü gün ve Masai Mara
“Dün gördüklerimiz birşey değilmiş” dedirtecek güne uyanmışız ama henüz farkında değiliz. Kenya’nın engebeli, bakımsız, iki şeritli ama yine de sonunda bizi yeni bir maceraya götürecek otoyollarında dört saatlik bir yolculuğun ardından üç gün konaklayacağımız Masai Mara’daki otelimize vardık. (Mara Sarova Luxury Tented Camp)
“Masai Mara National Reserve” Kenya’da gezilecek yerlerin başında gelen ve Kenya’ nın en bilinen ulusal parkı ve dünyanın en önemli safari merkezlerinden biri. Tanzanya sınırında ve daha önemlisi Tanzanya’daki Serengeti Ulusal Parkı’yla iç içe. Bu bilgi neden önemli, çünkü “Büyük Göç” dediğimiz şey tam da bu iki parkın oluşturduğu kocaman alanda (16 bin km2) gerçekleşiyor.
Öğle yemeğimizi yemiş, gevrek bir şekilde yorgunluk atarken kapıda rehberimiz Noa belirdi ve yine vahşi doğayla buluşmak için yola koyulduk. Masai Mara gerçekten bambaşka… Bence Kenya’ da gezilecek yerlerin en güzeli. Kamp’tan çıkar çıkmaz kalabalık bir fil familyasıyla karşılaştık. Etraf “Dumbo” kaynıyor. Bağrışıyorlar, yaprak yiyorlar, aralarında yavrular da var ve harika görünüyorlar.Sadece rüzgarın, ağaçların ve fillerin sesi… Yaşamak lazım.
Onları bırakıyoruz ve devam ediyoruz. Zebralar, buffalolar, sırtlanlar deyim yerindeyse cirit atıyor. Sonlara doğru bir çita görüyoruz uzaktan ama hemen gözden kayboluyor. Olağanüstü gün batımını izleyip kampa dönüyoruz.
Dördüncü gün..
Kenya gezi rehberimiz Noa’nın uzmanlığı sayesinde görmemiz gereken herşeyi görebildik. Göç eden antiloplar, buffalo ve zebra sürüleri, sevişen, uyuyan, avlanan aslanlar, ağaçta yatan leoparlar, çitalar, leş yiyen akbabalar, yaban domuzları, su aygırları, timsahlar, tavus kuşları…
Kısaca; Doğu Afrika’da bulunan ne kadar türlü vahşi vatandaş varsa neredeyse hepsini gördük. Tek bir cümleyle özetleyecek olursam; Masai Mara Ulusal Parkı yer yüzündeki cennet. Doğanın dibine vurmak bu olsa gerek.
Masai Köyü (Masai Village) – Masai Mara’daki son günümüzün bir kısmında yerel halkın nasıl yaşadığını görmek için Masai köyüne gittik. Açıkçası olay biraz ticarete dökülmüş. Köye geldiğinizde sizi oranın delikanlıları karşılıyor ve “bağış” adı altında sizden giriş ücreti istiyorlar.
Helalinden adam başı 30 dolara anlaştık ve delikanlılardan biriyle yürümeye başladık. (Bu arada ingilizceleri bir gezi rehberi kadar iyi) Köye girdiğinizde daire şeklinde sıralanmış kerpiç evler ve ortasında bir meydan sizi karşılıyor. Evlerden birine girdik ve yoksulluğun en gerçek haliyle karşılaştık.
Hep duyarız ya “dünyanın yüzde bilmem kaçı yoksulluk sınırı altında” diye. İşte tam o yüzde bilmem kaçın ufak bir kısmına ziyarete gelmişiz. Elektriksiz, eşyasız en fazla on metrekareyi geçmeyecek evler. İlginç olan ise kendilerine göre bir bilinç içinde yaşıyor olmaları. Örneğin; sinekten korunmak için evlerin çok küçük camları ve evin içinde sürekli yanan tütsü gibi şeyleri var.
Sonrasında köy meydanında birbirinden tatlı çocuklarla bol bol resim çektik, onlarla yerel danslarını yaptık, güneş ışığıyla ateş yaktık ve köyün kızlarının mini konserini dinledik. Son olarak zıplama geleneklerini de hep beraber yerine getirdikten sonra köyden ayrıldık. (En yüksek zıplayan erkek iyi bir savaşçı olduğunu kanıtlamış oluyormuş.
Ben en kötüsüydüm, barıştan yanayım çünkü ☺) Bu arada, köyde gezerken ara ara yine sizden para almaya çalışıyorlar ama çok da ısrarcı değiller. İsterseniz köylülerin ürettiği hediyelik eşyalardan satın alabilirsiniz.
Son gün… Nairobi
Dönüşümüz akşam saati olduğu için Nairobi turunu sona bırakmıştık. Dolayısıyla sabah erkenden, cennetten şehre doğru yola çıktık. Nairobi’ye vardığımızda öğle vaktiydi ve şehir turu öncesi, Kenya’ya giden herkesin en az bir kere uğramış olduğu meşhur “Carnivore” restorana geldik.
Buradan özellikle bahsetmek istiyorum çünkü çok turistik olmasına rağmen gayet lezzetli ve doyurucu bir yemek yedik. O yüzden kesinlikle tavsiye edilir ve Kenya’da gidilecek yerler arasına eklenmelidir. “Carnivore”, adından da anlaşılacağı üzere tamamen et üzerine kurulmuş bir restoran. Konsept Brezilya’nın “churrasscaria” konseptiyle aynı; diğer bir deyimle tıka basa, bıkana kadar et yiyebiliyorsunuz. Masanıza bir kart koyuyorlar; yeşil yüzü dönükse devam, kırmızı yüzü dönükse tamam. Olay bundan ibaret. Tek fark; bu restoranda timsah eti de var! (ve hiç güzel değil.)
Yeri gelmişken söyleyeyim; Kenya’nın kendine has bir mutfağı, çok lezzetli değişik yemekleri yok denecek kadar az. Oteldeki yemekler genellikle, hint, asya mutfağı ve barbekü şeklinde ama gayet lezzetli.
Nairobi…Sonu böyle bitsin istemezdim ama ülkeyi google lasanız Kenya’ da gezilecek yerlerin ve duyduğumuz yerlerin başında gelen Nairobi’ de gerçekten pek birşey yok. İyi ki de sona bırakmış ve sadece 3-4 saat ayırmışız. Zaten sokakları pek de güvenli olmadığı için aracımızdan inmeden şehri turladık ve sonrasında her güzel şey gibi bu tatil de bitmişti…
Kenya sizin için hala ertelediğiniz bir destinasyonsa, sizi bu linkten Fas’ ta gezilecek yerler yazımıza alalım.
Özetleyecek olursam; Safari kesinlikle mükemmel ve yaşanması gereken bir deneyim. Derler ya şehrin keşmekeşinden kurtulmak diye; işte bunu gerçekten istiyorsanız, biraz olsun doğayı ve kendimi dinleyeyim diyorsanız mutlaka gidin… Gidin ve vahşi yaşama, doğaya bırakın kendinizi…
Yiğit Kaan Koçak
Cok guzel anlatmissiniz,emeginize saglik..Orada hangi tur sirketiyle anlastiniz?Memnun kaldiniz mi?otel ucak rezervasyonlarini yapip oyle gitsek orada ayarlayabilir miyiz?tesekkurler…
Merhabalar… Tesekkur ederim yorumunuz icin! Tur’un adi East Africa Adventure Tours and Safaris. Ben baya memnun kaldim. Sizinle gezen sofor/rehber cok onemli. Bizimkinin adi Noa’ydi. Belki hala duruyordur, sorun derim.
Ucak’i kendiniz halledebilirsiniz bence de, ben de oyle yapmistim. Ama otel ve safari planini tur sirketiyle yapmanizi tavsiye ederim.