Portekiz Alentejo ve Algarve Bölgesi Gezilecek Yerler

Portekiz’ de Lizbon ve Porto bölgesinde bir yaz haftası geçirdikten sonra, geldik 2 haftalık Portekiz gezisinin en heyecan verici kısmına: güney bölgesine yani Alentejo ve Algarve Bölgesi’ ne. Portekiz’ i Lizbon ve Porto’ dan ibaret sananlar belki de bu “Alentejo ve Algarve Gezi Rehberi” yazımı okuyunca fikirleri değişir.

Belki de Avrupa’ nın görece en bakir bölgelerinden birini, Portekiz’ in güneyini gezmeniz için bir araba kiralamanızı şiddetle tavsiye ederim. Öncelikle gideceğiniz, gezeceğiniz yerler merkezi değil, demir yolları güneye devam etmiyor, çok sık otobüs seferi bulamıyorsunuz.

Biz de Lizbon’ dan bir haftalığına araba kiraladık ve Portekiz’ in neredeyse tüm güney batı kıyılarını dolaştık. Buradaki köyler, insanlar, mimari ve okyanus kıyıları uzun zaman aklınızda yer edecek, hatta tekrar tekrar gitme isteği uyandıracak nitelikte. Turistlerin popüler uğrak yeri olmadığından, doğası bozulmamış, insanı samimi, yemekleri lezzetli …
Portekiz Güney Bölgesi Rotası:

• Porto Covo
• Sines’ link
• Villa Nova des Milfontes
• Zambujeira do Mar
• Faro

Porto Covo & Sines

Lizbon’ dan güneye doğru giderken Vasco de Gama Köprüsü‘nden geçtik. Toplam 12,5 km uzunluğuyla Avrupa’ nın en uzun köprülerinden birini geçerken time-lapse çekmeye çalıştım. Olur da giderseniz siz video çekmeyin yola bakın 🙂 İlk olarak Alentejo gezi rehberi daha sonra Algarve gezi rehberini yazmak istedim.

Alentejo Bölgesi’ndeki ilk durağımız (yaklaşık 1 saat yol gittikten sonra) Sines‘ ti. Şehre yaklaştıkça Kocaeli tadında bir sanayi şehri havası seziyorsunuz. Kuzeyinde bir büyük plajı var. Burada 1 saat kadar güneşlenip, yüzüp yolumuza devam ettik. Sonraki hedefimiz, Sines Beldesi’ ne bağlı Porto Covo.

Porto Covo’ ya yaklaştığınızda dev dalgaları, uçsuz bucaksız okyanus kıyılarını, sörf tahtalarını, karavanları, motosikletleri görüyorsunuz. Sahil şeridi uzun uzadıya devam ediyor. Karnımız oldukça acıktığı için internetten araştırıp, sahil şeridinin hemen üzerinde yanyana dizilen lokantalardan Restorante do Lois ‘ de yemeye karar verdik.

Ancak bu lokantada hiçbir çalışan ingilizce bilmediği için  karın ağrısı eşliğinde yarı ispanyolca yarı ingilizce sipariş vermeye çalıştık. Ancak Portekiz’ de -özellikle turstik olmayan biryerde- yemek yiyorsanız, kötü çıkma olasılığı %1′ e yakın. Anlayacağınız, kalamar, ahtapot, karides yiyip, sangria içip yolumuza devam ettik.

Çok az daha güneye yol aldığımızda Porto Covo’ da bulunan( Portekiz fotoğraflarında da gördüğüm ve sürekli gitmek istediğim) merdivenlerle inilen (manyak derecede güzel 🙂 )doğal koylardan birine indik. Portekiz’ de beni etkileyen yerler arasında ilk 5 ‘ e rahat girebilecek güzellikte bu okyanus koyunda en az 1 hafta geçirmek istedim. Ancak zaman kısıtlı.

Okyanus dondurucu soğuk ancak rüzgar bu kıyıda fazla esmediği için rahatsız etmiyor. Kıyıdan uzaklaştıkça , okyanusun içinde gizli tepeler, biraz daha ileride dev dalgaları izleyebileceğiniz kayalıklar bulunuyor. Biraz cesaretle keşfe çıkabilir ve yüzünüze vuran hafif rüzgarla kendinizi Vasco de Gama gibi hissedebilirsiniz 🙂

Alentejo ve Algarve gezi rehberi yazısının şu ana kadar olan kısmını ve bundan sonra okuyacaklarınızı, gezdiğimiz gördüğümüz yerleri aşağıdaki videoda büyük bölümünü görebilirsiniz.
[av_video src=’https://vimeo.com/182533091′ format=’16-9′ width=’16’ height=’9′]

Vila Nova de Milfontes & Zambujeira do Mar

Porto Covo’ da üç saat geçirdik ve buraya tekrar dönme ümidiyle (dönemediler) iki gece konaklayacağımız Vila Nova de Milfontes‘ e devam ettik. Burada, Airbnb den ayarladığımız konaklayacağımız evi bulmak oldukça zor oldu. Yaklaşık1 saat boyunca adres sorup sokaklarda dolaştık. Sonunda evimize ulaştık.

Kaldığımız ev çok büyük bir villaydı. Ev sahibesi hanımefendi, Airbnb’ nin super hostlarından. Yani kalan misafirler çok çok iyi notlar vermişler. Odamız, Vincent Van Gogh adlı oda. Bizimkinin dışında 3 oda daha var. Ev, avlusu, bahçesi çok güzel. (İsteyenlere  hostu tavsiye edebilirim)

10 dk dinlenip hemen kendimizi dışarı atıyoruz. Milfontes, Alentejo Bölgesinde, Odemira‘ ya bağlı beyaz evlerle dolu, 5000 kişinin yaşadığı ancak yazları bu rakamın yükseldiği yazlık bir kasaba. Hava kararmadan nerede yemek yenir diye orada incik boncuk dükkanı sahibi hanıma soruyoruz. Önerdiği yerlerden birine gittiğimizde rezervasyonumuz olup olmadığını soruyorlar. ( Bizim gibi 7 kişi daha bekliyor) 20 dakika ümitsizce bekliyoruz ve bize kibarca “gidin ” diyorlar.

Kentin en işlek sokağında, Thomas‘ ta yemek yiyoruz. Fasülye çorbası,karides, midye… Portekiz ortalamasında çok iyi diyemeyeceğim ancak idare eder. Sonrasında sokaklarda dolaşıyoruz. İnsanlar gece 12-1 ‘ e kadar dışarıda. Meydanlarda tiyatro oyunları, mini konserler var. (Eski yazlık sinema eğlenceleri gibi) Geceyi Pietro’ da dondurma yiyerek sonlandırıyoruz. ( Tabiri caizse damak çatlatan)

Ertesi gün, marketten aldığımız peynir, zeytin le kahvaltı yapıp, Zambujeira do Mar‘ a doğru yola çıkıyoruz. (Kaldığımız yerden yarım saat uzaklıkta) Vardığımızda bizi uçsuz bucaksız bir plaj, dev dalgalar , güneşlenen, top oynayan, yüzmeye çalışan, surf yapan yüzlerce insan karşılıyor. Tepeden baktığınızda tam bir renk cümbüşü.

Vakit kaybetmeden kendimize bir yer buluyoruz ve dalgaların nispeten küçüldüğü derinliğe kadar ilerliyorum. Burada onlarca insan dalgalarla dans ediyor, üzerinden sıçrıyor. Yani yüzmek falan hak getire. Zaten kıyıda devamlı. can kurtaranlar geziyor ve sürekli uyarılarda bulunuyorlar. Ancak suda olmak, dev dalgalara yaklaşmak oldukça keyifli.

Vila Nova ‘ ya döndüğümüzde nihayet önceki gün sıra beklediğiiz restoranda yer buluyoruz ( rezervasyonumuz olmadığından tabii saat 5-6 sularında) 3 kişi tıka basa jumbo karidesleri, bebek patatesli ahtapotu, kalamarları, 1 litre sangria yı mideye indiriyoruz.(tüm yemeğin fiyatı sadece 40 euro) Portekiz’ de yediğim en iyi yemek bu restorandaydı kesinlikle.

# Vila Nova de Milfontes gideceğimiz yerlerin tam ortasında bulunuyordu ve biz de burada kalıp çevre destinasonlara gitmeye çalıştık.

Ertesi gün Lagos’ a  gitmek için yola çıkıyoruz ancak Alentejo Bölgesi’nden çıkmadan rotamızda Odeceixe var. Odeceixe surf kasabası. Okyanusu tepeden izleyebileceğiniz manzara noktaları mevcut. (park yeri bulmak zor)Kafe ve restoranlar az olduğu için yeme-içme biraz pahalı. Bunu siz de bizim gibi 3-4 saatliğine uğrarsanız yanınıza sandviç, meyve birşeyler alın diye diyorum.

Odeceixe de sörf okullarının öğrencilerini izledikten ve “okyanusa girmeye çalıştıktan” (çok büyük dalgalar var) sonra Lagos’ a doğru devam ediyoruz.(Portekiz’ in tam güney ucu- Algarve Bölgesi) Lagos’ ta otelimizi son güne kadar ayarlamadığımızdan dandirik bir otele Portekiz’ de kaldığımız süre boyunca verdiğimiz en yüksek rakamı veriyoruz.(90-100 euro civarı olmalı)

Otele yerleşmeden şehir merkezinde bi gezintiye çıkıyoruz ve Mimar Restoran ‘ da müthiş lezzetli bir yemek yiyoruz. Sarımsaklı bebek havuçlar, biber dolması, sardalyalı salata ve biftek sandviç. Lagos’ a gittiğinizde gitmenizi kesinlikle tavsiye ederim.

Özellikle Alentejo bölgesinden sonra, Lagos oldukça yabancı turist çeken bir yer. Diana Plajı , Meia Plajı ve Camilo Plajı bu kentin en popüler noktalarından. Lagos’ un bir diğer özelliği ise Portekiz’ in, yani Avrupa Kıtası’nın en batı noktasında bulunması. Bu saydığım 3 plajda olağanüstü güzellikte ancak turist çok fazla ve bazen havl koyacak yer bile bulunmuyor. Kesinlikle dalış maskenizle ve şnolkerinizle gitmenizi öneririm. Gizli mağaralar ve küçük plajları yüzerek keşfedebilirsiniz.

Lagos’ ta turistik aktiviteler çok fazla. Balık avlama , dalış , tekne , nehir, kano turları. Biz tekne turuna katıldık. (blue flint turuydu – 15 Euro ) Tekneyle neredeyse tüm Lagos kıyılarını dolaşıyorsunuz. Mağaralara girip küçük kemerlerin altından geçiyorlar. Eğer vaktiniz varsa, hava çok sıcak değilse ve kendinize güveniyorsanız  kano turlarına katılabilirsiniz. Eğlenceli ve güvenli görünüyor.

Tekne turundan döndüğümüzde yemeğimizi Mimar’ ın olduğu sokakta, Japon restoranında yedik. Sınırsız sushi ve uzak doğu yemeği. 14 Euro’ ya muazzam yemekler yiyorsunuz. Üstelik sınırsız. Her sushiyi, portakallı ördeği, karides, kalamarı denemeden çıkmayın. İçecek ücretli ancak bira sadece 2,5 Euro.

Ertesi gün, Benagil mağarasına doğru yola çıktık. Daha sonra Faro’ ya doğru devam edecektik. (Algarve gezi rehberinde iki önemli noktadan biri) Dünya’ nın en güzel mağaraları arasında gösterilen bu deniz mağarası Portekiz’ de beni en çok heyecanlandıran noktalardandı. Ancak Lagos-Faro yolunda bir trafik kazası geçirdik. Son sürat gelen bir ninja motosiklet arkadan bize çarptı ve bu olayın şoku, polisin gelmesi, ifadeler tutanaklar  2-3 saatimize ve moralimizin bozulmasına neden oldu. Gerçi Portekiz polisi çok yardımcı oldu ve hiç zorluk çıkarmadı.

Portekiz trafik polisi adresimizi isteyip “Beşiktaş” cevabını alınca oldukça şaşırdı ve kafasında ampuller yandı. Beşiktaaaş deyip durdu bir süre. (sanırım quaresma ‘ dan olacak 🙂
Faro havaalanına gidip arabamızı değiştirdik ve yola devam ettik. Konaklamamız Lagos- Faro arasında bir Airbnb eviydi. Ev demek biraz haksızlık olur. 5-6 odalı bir çiftlik evi!! Üstelik sahibi tüm evi bize bırakıp gitti. Kaldığımız muhit (kasaba) çok küçük bir yer ve şehre uzak. Kaldığımız çiftlik de sessiz, sakin ve gökyüzündeki tüm yıldızları görebileceğiniz karanlıktaydı. Eve yerleşmeden önce bu kasabanın “en ünlü” restoranında- masa örtülerinin olduğu lüks bir tavuk restoranıydı- tavuk kızartma yedik.

Beja ve Evora Gezi Notları

Ertesi gün çiftlikteki ağaçlardan incir toplayıp yolumuza devam ettik. Hedefimiz önce Beja daha sonra Evora. Beja ‘ da kahvaltı ettik ancak esnaf ve insanlar – gözlemlediğimiz kadarıyla- kaba ve turistlerden hoşlanmayan insanlar. Örneğin bir kafeye girdik “omlet var mı?” diye sorduk, kadın azarlayarak bizi dışarı çıkardı?!?

Beja’ da yaklaşık 1 saat kaldıktan sonra Evora’ ya devam ettik. Her ne kadar adını çok az duysak da, Evora, Portekiz’ in en ünlü şehirlerinden. Alentejo Bölgesinin başkenti olan bu şehir Lizbonun doğusunda yer alıyor. Yani bir deniz şehri değil. Bu tarihi şehrin merkezini, daracık sokakları, beyaz evleri ve kiliseleri oluşturur. Bizim kaldığımız ev de 2 katlı ve terası olan, tarihi şehrin tam merkezinde bir evdi.

Gezilecek görülecek yer, oturulup kahve içilecek meydan çoktur Evora’ da. Hatta şehir tamamen tarihi açık hava müzesi gibidir diyebiliriz. Belki bu yüzden de “biraz” turistiktir. Evora’ da; Roma Tapınağı – Diana Tapınağı da denir, Evora Katedrali , Don Manuel Sarayı, kütüphanesi ve Loios Manastırı görülmelidir. Güzel sessiz sakin bir kentti Evora. Eğer kafa dinlemek istiyorsanız güzel bir seçenek.

Bu yazıda, sadece kıyı şeridinde olmak istemiyorsanız alternatif Alentejo destinasyonlarını da bulabilirsiniz.Tüm bu ballandıra ballandıra anlatmalarıma rağmen, eğer Algarve ve Alentejo Bölgesi’ ne gitme planlarınız yoksa ve klasik olarak Porto’ yu Lizbon’ u görmek istiyorsanız aşağıdaki yazıları okuyabilirsiniz:

• Lizbon, Sintra ve Cascais Gezi Rehberi
• Porto ve Coimbra Gezi Rehberi

Böylelikle Alentejo ve Algarve gezi rehberi yazımın sonuna ve  2 hafta sonunda Nihayet Portekiz gezimizin sonuna geldik. Arabamızı Lizbon Havaalanına bıraktıktan sonra artık Türkiye’ ye dönebiliriz. Portekiz, özellikle güneyiyle, Alentejo ve Algarve Bölgesi’ yle gidilip görülesi, bolca zaman geçirilesi hatta abartacak olursam yaşanası bir ülke. Orta Avrupa’ ya göre daha samimi görece daha bakir ve yemekleri mükemmel 🙂

Can Marangoz